TBMM'nin açılışının 103. yıl dönümü dolayısıyla özel gündem ile toplanan Genel Kurul'da, Mecliste grubu bulunan ve temsil edilen siyasi partiler adına konuşmalar yapıldı. AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, TBMM Genel Kurulunun, Meclisin açılışının 103. yılı ile 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla özel gündemli toplantısında, bugünü çocuklara bayram olarak armağan eden TBMM'nin ilk Başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve milli mücadeleyi yönetenlere Allah'tan rahmet diledi.
Kahramanmaraş merkezli depremlerde hayatını kaybedenlere rahmet, yakınlarına sabır dileyen Yıldırım, "Devlet ve millet olarak dayanışmamız sayesinde yaralar süratle sarılıyor, hep beraber yeniden doğruluyoruz." diye konuştu.
Ramazan Bayramı'nın, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile aynı güne denk gelmesinin, çok manidar bir güzellik olduğunu söyleyen Yıldırım, "Allah devletimizi, milletimizi payidar kılsın, nice ramazan bayramlarına ve 23 Nisan'lara kavuştursun." değerlendirmesini paylaştı.
Dünyanın hiçbir ülkesinde eşi olmayan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın, Türkiye'nin ve dünyanın bütün çocukları için kutlu olmasını dileyen Yıldırım, "Allah Türkiye'nin ve dünyanın bütün çocuklarının yüzünü güldürsün." dedi.
Konuşmasının, kendisi için özel bir anlam ifade ettiğini belirten Yıldırım, "Milletvekili, Bakan, Başbakan, TBMM Başkanı gibi şerefli görevlerle çıktığım bu millet kürsüsünde son kez huzurlarınızdayım." ifadesini kullandı.
28. Yasama Dönemi'nde mevcut milletvekillerinin yarıdan fazlasının olmayacağını, kendisinin de onlardan biri olduğunu kaydeden Yıldırım, "İnsan işiyle eseriyle yad edilir. Ziya Paşa'nın ifadesiyle 'Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.' Hepimizin karnesini millet veriyor. Umarım ve dilerim ki naçizane ismimiz bu büyük millete, bu büyük ülkeye hizmet etmiş birisi olarak anılır." değerlendirmelerinde bulundu.
Bu sırada duygulu anlar yaşayan Yıldırım, Divan Şairi Baki'nin, "Baki kalan bu kubbede hoş bir sada imiş." sözünü anımsatarak, "Bizler vazifemizi milletimize, ülkemize hizmet olarak tanımladık ve öyle yola çıktık. Şükürler olsun milletimizin hizmetinde uzun yol arkadaşı olduk ve millettin emanetine halel getirmedik." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yarım asra varan yol arkadaşlığı olduğunu vurgulayan Yıldırım, "Bu güzel yolculuk ve bu yol arkadaşlığı hayatımın en anlamlı değerlerinden biri. Rabbim ömür verdikçe bu kutlu hareketin bir neferi olmaya devam edeceğim." şeklinde konuştu.
Türkiye'nin refahı, halkın mutluluğu için muhteşem eserlere imza atmanın kendisine nasip olduğunu anlatan Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu eserlerin neler olduğunu burada sıralayacak değilim, buna imkan ve zamanımız yok. Neler yaptığımızı, eserlerimizi 7'den 70'e herkes, bütün Türkiye biliyor. Kara, deniz, hava ve demiryollarında Türkiye efsanevi mesafe aldı. Son 20 yılda altyapı gelişmişliğinde Türkiye 30 sıra birden yükseldi. 81 vilayetten hangisine giderseniz gidin, hangi bölünmüş yoldan, hangi tünelden, hangi viyadükten geçerseniz geçin, hangi hızlı tren istasyonunda bilet alırsanız, hangi havaalanında uçuş saatinizi beklerseniz, eserlerimizi göreceksiniz, Cumhurbaşkanımızın yanında naçizane bizim ismimiz de hatırlanacak. Bu şerefi, bu hizmet imkanını bahşettiği için Allah'a ve aziz milletime hamdediyorum."
Bu eserlerin, milletin desteği, güven ve istikrar sayesinde gerçekleştiğini dile getiren Yıldırım, şunları kaydetti: "Demokrasi ve hukuk düzeni olmadan hiçbir iş yapamazsınız. Vesayet sisteminin Türkiye'yi rehin aldığı dönemde ne yazık ki Türkiye'nin kalkınma hamlesi gecikti. Ne zaman ki 3 Kasım 2002 seçimleriyle demokrasi vesayetten kurtuldu, o günden itibaren Türkiye şahlanmaya başladı. Bu kazanımlar güçlü siyasi liderlik ve ortak akıl sayesinde elde edildi. AK Parti iktidarıyla sağlanan güven ve istikrar sayesinde son 21 yılda Türkiye muhteşem bir kalkınma seferberliği gerçekleştirdi. Bir yandan savunma sanayi, yerli helikopter, akıllı mühimmat, İHA, SİHA, TCG Anadolu, yerli otomobil gibi ürünlerimizi yerli ve milli kaynaklarla üretirken diğer yandan Cumhurbaşkanlığı seçiminin engellenmesi, 367 krizi, Gezi ve 17/25 Aralık, 15 Temmuz darbe kalkışması, demokrasi dışı vesayet odaklarla mücadele ettik ardından istikrar ve güçlü iktidar için sistem değişikliğini Gazi Meclisimize getirdik, Meclisimizden geçti ve halkımız onayladı. 5 yıllık bir tecrübeden sonra sistem değişikliğinde tabii ki düzeltilmesi gereken konular olmuştur, bunlar gelecek dönemde de Meclisin gündeminde olmaya devam edecek."
Cumhuriyetin ve demokrasinin kazanımlarının kimseden esirgenmeden, hiçbir zümreyi, kesimi ve şehri ihmal etmeden bütün illere verildiğini vurgulayan Yıldırım, Türkiye'nin geleceğinin, vesayet zincirlerini kıran kadrolar sayesinde güvenceye alındığını söyledi.
Cumhuriyetin en büyük kazanımı istikrar ve güveni korumanın, en temel görevleri olduğunu belirten Yıldırım, "Siyaset elbette yarışmayı, rekabeti beraberinde getiriyor, bu anlaşılabilir. Anormal olan nefret dili, ayrıştırıcılık, kırıcı ve yıkıcı eleştirilerdir. Seçime gidiyoruz; kimin ne yapacağını, kimin ne yapamayacağını milletimiz ezbere biliyor. Bütün siyasetçilerimizden beklentimiz, 86 milyon vatandaşımızın sahip çıkacağı bir siyasi dil kullanılması. Söz ve karar vatandaşımızın, gelecek yüzyıl Türkiye'nin olacak. 14 Mayıs seçimleri şimdiden hayırlı olsun." değerlendirmelerinde bulundu.
Milletin güven ve istikrardan geri adım atılmasına izin vermeyeceğine inandığını ifade eden Yıldırım, "Milletimizin talepleri ile bizim taleplerimiz daima aynı. Seçim inşallah Türkiye'yi demokrasi, hukuk düzeni, kalkınma ve refahta istikrarı daha ileri götürecek sonuçlar sağlayacak." şeklinde konuştu.
Cahit Sıtkı Tarancı'nın, "Memleket isterim" adlı şiirini okuyan Yıldırım, "Yıllardır büyük Türkiye davasına beraber hizmet ettiğimiz bütün yol arkadaşlarıma sonsuz teşekkürlerimi ifade ediyorum. Onların akıl teri sayesinde milletimize hizmet ettik, eserler verdik, yüzümüz ak, alnımız açık. Sizlere veda ederken diliyorum ki Allah milletimizi, devletimizi daima payidar kılsın, Türkiye düşmanlarına fırsat vermesin. Birliğimiz, dirliğimiz, kardeşliğimiz, dayanışma ruhumuz daim olsun." dedi.
Kürsüde yanında getirdiği Türk bayrağını çıkararak İstiklal Marşı'nın, "Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak; o benim milletimin yıldızıdır parlayacak, o benimdir, o benim milletimindir ancak." dizelerini okuyan Yıldırım, konuşmasını "Bayrakları asalım." diyerek tamamladı.
MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, TBMM Genel Kurulunun, TBMM'nin açılışının 103. yılı ile 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla özel gündemli toplantısında yaptığı konuşmada, Kahramanmaraş merkezli depremlerde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına ve millete başsağlığı diledi. Vatandaşların Ramazan Bayramı’nı da kutlayan Akçay, bağımsızlık ve egemenlik destanı olan 23 Nisan'ın, büyük devletler kuran, bütün insanlığı kucaklayan Türk milletinin şanlı tarihinin müstesna bir örneği olduğunu kaydetti. Akçay, 23 Nisan'ın Türk milletinin işgallere, felaketlere, katliamlara ve ızdıraplı göçlere mahkum edilişine karşı muhteşem şahlanışı olduğunu anlamına geldiğini ifade ederek, bağımsızlık mücadelesinin Hatay'da Kara Mehmet Çavuş, İzmir'de Hasan Tahsin, Ayvalık'ta Yarbay Ali Çetinkaya, Maraş'ta Sütçü İmam olup düşmanının üzerine yıldırım misali yağdığını söyledi.
Düşmana atılan ilk kurşunların Atatürk'ün Samsun'da attığı ilk adımla perçinlendiğini ve Anadolu'nun her köşesinde gür bir sesle yankılandığını belirten Akçay, şöyle konuştu: "Türkiye Büyük Millet Meclisi 103 yıl önce memleketin dört bir yanından gelen kahramanların dualarıyla, azim ve iradesiyle açıldı. O kahramanlar ümitleri boğan felaketlerden göz kamaştıran zaferler çıkartarak 23 Nisan'da ülkemize hürriyeti müjdelediler, Meclis çatısı altında bölücü emellerle farklılıkların altını çizmek yerine etnik köken, din, mezhep, yöre ayrımı yapmaksızın milli devlet ölçüsünde birleştiler, 23 Nisan'ı milletimizin geleceği olan çocuklarımıza ve dünyadaki tüm çocuklara armağan ederek umut saçan bir gelecek inşa ettiler. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş Savaşımızı yöneten ve Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran yüce bir meclistir. Ülkemizin pek çok hamleleri ve demokrasi bu çatıda olgunlaşmış, bu sıralarda perçinlenmiştir. Bu Meclis ülkemize çok büyük hizmetler yapmıştır. Fakat ne yazık ki siyasi tarihimiz aynı zamanda çok sayıda siyasi krizlerle darbelerle muhtıralarla vesayet girişimleriyle de kesintiye uğramıştır. Sistemden kaynaklanan sorunlar nedeniyle pek çok hükümet krizleri çıkmış, istikrarsız hükümetlerin deneme yanılma yöntemiyle ülkemizin temel meseleleri adeta ortada kalmıştır. Yaşanan siyasi istikrarsızlıklar nedeniyle bu şekilde emeklerimiz, yarım kalan yatırımlarımız, devam ettirilemeyen projelerimiz, iç ve dış odaklar tarafından engellenen hamlelerimiz, velhasıl kaybolan yıllarımız olmuştur. Terör örgütleri ve ihanet yuvaları, yaşanan siyasi istikrarsızlıklardan da yararlanarak memleketimize ağır bedeller ödetmiştir."