Bir zamanlar Türk dünyası dediğimizde…
Bir masa başında, birbirine bakıp şiir okuyan liderler gelirdi akla.
Folklor ekipleri, sazlar, sözler, temsili kardeşlik pozları…
Sonra dünya değişti.
Biri, “BM beşten büyüktür” dedi.
Biri, Zengezur’un kapısını araladı.
Biri, Karabağ’ı aldı.
Ve kardeşlik pozlarının yerini… stratejik dosyalar aldı.
Gebele’deki zirvede artık kimse halay çekmiyor.
Askerî tatbikat planlıyor.
Ortak dijital ağlardan, enerji hatlarından, caydırıcı güçten söz ediyor.
Kültürel birliktelik… Stratejik ortaklığa dönüşüyor.
TDT ülkeleri 2,1 trilyon dolarlık bir ekonomik güçten bahsediyor artık.
Ticaret hacmi artıyor.
Koridorlar açılıyor.
Ve ilk kez… dışa kapalı değil, küresel bir etkileşim hedefleniyor.
TDT+ formatı diyorlar.
Yani biz bize değil, biz dünyayla da konuşacağız.
Düşünün…
Bir asır önce kendi sınırlarımız içinde tutunduğumuz tarih, bugün Zengezur’dan Orta Asya’ya uzanıyor.
Bir zamanlar “bizimkiler folklor yapar” diye küçümsenen yapı, bugün ortak askeri tatbikat planlıyor.
Aliyev sahnede, Erdoğan sahnede… Ama esas olan sahne değil, sahada kurulan ortaklık.
Bu artık “kardeşlik” değil.
Bu, ortak kader meselesi.