Bir çağrı yapıldı. 27 Şubat.
PKK’nın silah bırakması istendi.
Türkiye, “Terörsüz Türkiye” diye yeni bir sayfa açmak istedi.
Ama iş Suriye koluna gelince… Sessizlik.
SDG/PYD-YPG, arkasına ABD’yi ve İsrail’i aldı.
“Ben bu çağrıya uymam” dedi.
Ya da en azından… Öyle bir tablo ortaya çıktı.
Bahçeli devreye girdi.
“Bu çağrı Suriye ve Avrupa yapılanmalarını da kapsasın” dedi.
Hatta gerekirse İmralı’ya heyet gönderilmesini önerdi.
Netlik istedi. Şeffaflık istedi.
Bir kez daha açık konuşulmasını istedi.
Peki Öcalan?
Geçmişte altı kez benzer süreç başlattı.
Altısında da aynı taktik: Oyalama.
Şimdi yine benzeri bir sessizlik var.
Soru şu:
PKK’nın Suriye kolu neden sessiz?
Zaman mı kazandırılıyor?
Yoksa başka bir plan mı var?
Türkiye açısından mesele net:
Terörün uzantıları dağda da, şehirde de, Suriye’de de aynı stratejik bütünün parçası.
Bir yerde silah bırakıp başka yerde tutmak… Kabul edilemez.
Bu tabloyu görmek için çok fazla cümleye gerek yok.
Bir çağrı var.
Bir sessizlik var.
Bir de bu sessizliği bozmaya kararlı bir devlet.