Eski günlerde hukuk deryasına dalmak için devasa kalınlıkta gibi kitaplar açardık. Sayfalar sararmış, satırlar ağır ağır… Mahkemenin kararına nasıl itiraz edilir? Temyiz nedir, nasıl yapılır? Bunları öğrenmek için geceler sabaha bağlanırdı.
Şimdi…
Şimdi herkes hakim! Herkes savcı! Herkes temyiz mahkemesi!
Facebook’ta dava açılıyor, Twitter’da hüküm veriliyor. YouTube’da mütalaa, Instagram’da itiraz… Hangi kanun, hangi usul? Boş ver gitsin!
Bir YouTuber çıkıyor: “Bu adam suçlu!” diyor. Milyonlar izliyor, inanıyor, alkışlıyor.
Bir influencer paylaşım yapıyor: “Şu kişi cezalandırılmalı!” diyor. Binlerce kalp, binlerce yorum…
Twitter’da trending topic oluyor birinin adı. Sanki mahkeme kararı çıkmış, sanki kesinleşmiş hüküm!
Troller zaten… Onlar idam mangası kurmuş, kafaları koparıyor.
•
Hele şu din işlerine bakmayın! Twitter’da müçtehit, TikTok’ta müfessir, Instagram’da vaiz… 15 saniyede hadis, 30 saniyede tefsir, bir dakikada fetva!
Bu ne biçim hal bu ne biçim zaman!
İlim talebeleri susmuş, kitap kurtları sinmiş. Ortada sadece bağıran, çağıran, hükmeden, yargılayan…
Düşünce ölmüş, kibir doğmuş. Akıl gömülmüş, cehalet taçlanmış.
•
Arkadaş! Bu böyle olmaz!
Hakim olmak kolay mı sanıyorsun? Yıllarca okumak, öğrenmek, staj yapmak… Savcılık mı istiyorsun? Hukuk bitir, sınav kazan, adaletin ter döktüren yollarında yürü…
Sen oturmuş evinde, telefonunda, bilgisayarında… İki satır okumuşsun, üç kelime duymuşsun, hemen hüküm kesiyorsun!
Yazıklar olsun!
Bu memleketin adalet sistemi sosyal medyaya teslim olmaz! Bu milletin vicdanı klavye delikanlılarının eline geçmez!
Ya susacaksın, ya öğreneceksin! Ya saygı duyacaksın, ya çekilip gideceksin!
Yoksa bu düzen böyle devam ederse, adaletten eser kalmaz, haktan iz bırakmaz…