Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen İnovasyon Haftası etkinliğinde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bakıyorsunuz Rusya, ‘Biz Türk malı almıyoruz’ diyor. Bunların hepsi duygusal şeyler. Velev ki sizin Türkiye’den 1 milyar dolarlık ithalatınız olsun; Türkiye bunlarla yıkılacak bir ülke değil. Olsa ne olur, olmasa ne olur; başka kapılar, başka kaynaklar çıkar. Şu anda onlar da çıkıyor zaten. Bu konularda hiç endişeniz olmasın. Biz dik duracağız ama asla eğilmeyeceğiz. Üretimimizi artırarak kendimize yeni pazarlar üretmek suretiyle çalışmalarımıza devam edeceğiz” dedi.
Etkinliğin İnovasyon Şampiyonları Ödül Töreni’ne de katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yenilikçi ve iş geliştirici projeleriyle, düzenlenen yarışmaya katılarak dereceye giren firmalara, ödüllerini takdim etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, katıldığı etkinliğin kapanış seremonisi ve ödül töreninde bir konuşma yaptı. Türkiye İnovasyon Haftası’nı düzenleyen TİM’i tebrik ederek ve etkinliğin Türkiye için hayırlı olmasını dileyerek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ödüle layık görülen firmaları kutlayıp başarılarının devamını diledi.
“TÜRKİYE, EKONOMİ ALANINDA BÜYÜK BİR DÖNÜŞÜM YAŞADI”
Türkiye’nin, geçtiğimiz 13 yıl içinde her alanda olduğu gibi ekonomi alanında da büyük bir dönüşüme ve büyük bir değişime imza attığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi önümüzde 2023 hedeflerimiz var. Türkiye’yi bugünlere getiren politikalar ve uygulamalar çok önemliydi, ama sadece bunlarla 2023 hedeflerimize ulaşamayız. Çıtayı yükseltmek, yeni politikalar geliştirmek ve bunları kararlılıkla hayata geçirmek mecburiyetindeyiz” diye konuştu.
Türkiye’nin üretimde ağırlık noktasını emek yoğun işlerden yenilikçi, marka değeri yüksek, ileri teknoloji esaslı işlere doğru kaydırması gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de üretilen ürünlerin tasarımlarının da artık yerli olmasının çok daha önemli olduğunu söyledi.
“TÜRKİYE, KÜRESEL İNOVASYON ENDEKSİ’NDE 2012 YILINDA 74. SIRADA İKEN BU YIL 58. SIRAYA YÜKSELDİ”
Türkiye’nin, Küresel İnovasyon Endeksi’nde 2012 yılında 74. sırada iken bu yıl 58. sıraya yükseldiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin ekonomideki itici gücünün inovasyon olacağına inandığını belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002 yılında Ar-Ge harcamalarının milli gelir içindeki payının binde 5 iken 2014 yılında bu oranın yüzde 1’e çıktığını hatırlattı ve hedeflerinin bu oranı yüzde 3’e yükseltmek olduğunu açıkladı.
İnovasyon kültürünün, hem kurumsal, hem bireysel alanda köklü bir şekilde yerleştirilmesi gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu amaçla yürütülen çalışmalara değinerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye İhracatçılar Meclisimiz tarafından hazırlanan Türkiye İnovasyon Stratejisi 2023’ün, bu bakımdan önemli bir çalışma olduğuna inanıyorum. Son aşamasına gelen bu çalışmanın, tüm kurumlarımız tarafından en iyi şekilde değerlendirileceğini ümit ediyorum. Ülke ve millet olarak inovasyon, araştırma-geliştirme çalışmaları bakımından çok önemli bir müktesebata sahibiz. Tarihimize baktığımızda, döneminin en ileri ilmi çalışmalarına imza atan sayısız şahsiyet olduğunu görüyoruz. Bugün de aynı başarıyı göstermememiz için hiçbir sebep yoktur. Nitekim, ülkemizde doğmuş, büyümüş, daha sonra yurt dışına giderek çalışmalarını orada sürdürmüş pek çok kişinin, dünya çapında başarılara imza attıklarına şahit oluyoruz. Aynı başarının ülkemizde de gösterilmesini sağlayacak ortamı ve altyapıyı el birliğiyle oluşturmalıyız.”
“TÜRK AKIMI PROJESİ, TÜRKİYE TARAFINDAN RAFA KALDIRILMIŞ BİR PROJEDİR”
Türkiye’nin, zengin enerji kaynakları olan bir ülke olmadığına ve dışa bağımlı olduğuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya ile yaşanan son sıkıntıda, ilk akla gelen ve herkesi endişeye sevk eden meselenin, doğalgaz konusu olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ısınmada ve elektrik üretiminde büyük ölçüde doğal gaz kullandığımızı ve en büyük tedarikçilerimizin doğalgazda Rusya, ham petrolde ise Irak olduğunu aktararak, tedarikçi olan diğer ülkeleri ve imkanları hatırlattı ve şu açıklamalarda bulundu: “Bunun yanında, farklı temin yöntemleri de mümkündür. Nitekim geçtiğimiz Çarşamba günü Katar ziyaretimizde, bu doğrultuda önemli bir adım attık. Bununla birlikte Sayın Başbakanımızın Azerbaycan’a yapmış olduğu ziyarette de aynı şekilde farklı adımlar attık. Bununla birlikte Rusya’yla aramızdaki sorunların doğalgaz, Akkuyu Nükleer Santrali gibi enerji projelerine yansıyacağına dair bir işaret, şu an için yoktur. Kamuoyunda Türk Akımı Projesi’nin Rusya tarafından durdurulduğu yönünde haberler çıkıyor. Tam tersine Türk Akımı, taleplerimizin karşılanmaması sebebiyle bir süredir Türkiye tarafından rafa kaldırılmış bir projedir. Dolayısıyla burada da, yaşanan son olaylardan kaynaklanan herhangi bir olumsuz durum söz konusu değildir. Buna rağmen biz, Rusya’nın krizi tırmandırma üslubunu ve yöntemlerini asla tasvip etmiyoruz.”
“TÜRKİYE BİR KABİLE DEVLETİ DEĞİLDİR”
Rusya’nın diliyle değil, diplomatik dille konuştuklarına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda sabırlı olduklarını ve Türkiye’nin neyi ne zaman konuşacağını çok iyi bildiğini belirterek şu değerlendirmelerde bulundu: “Şunu da herkesin bilmesi lazım; Türkiye bir kabile devleti değildir. Biz sınırlarımız üzerinde egemenlik haklarımız üzerine operasyon yapanlara karşı gerekli uyarılarımızı daha önce yaptık. Bir değil, iki değil, üç değil; bütün bunlara rağmen bu gelişme, ne yazık ki böyle bir netice doğurdu. Şimdi burada kalkıp da gıda noktasında her taraf Rusya’ya yaptırım uygularken Türkiye olarak biz yaptırım uygulamadık, bütün gıda ürünlerini gönderdik. ‘Niye gönderiyorsunuz?’ dediklerinde de, dedik ki ‘Bizim stratejik ortağımızdır, onun için gönderiyoruz.’ Bakıyorsunuz tekstil ürünlerinde de diyorlar ki ‘Biz Türk malı tekstil ürünlerini almıyoruz.’ Bunların hepsi duygusal şeyler. Velev ki sizin Türkiye’den 1 milyar dolarlık ithalatınız olsun; Türkiye bunlarla yıkılacak bir ülke değil. Olsa ne olur, olmasa ne olur; başka kapılar, başka kaynaklar çıkar. Şu anda onlar da çıkıyor zaten. Bu konularda hiç endişeniz olmasın. Evelallah dik duracağız ama asla eğilmeyeceğiz. Üretimimizi artırarak kendimize yeni pazarlar üretmek suretiyle çalışmalarımıza devam edeceğiz. Doğal gaz meselesi başta olmak üzere, bu tür sıkıntılarla karşılaşmamızı engelleyecek tedbirler zaten gündemimizdeydi. Yaşanan son olayların ardından bu çalışmaları daha da hızlandırıyoruz.”
Yaşanan bu meselede, ekonomiyi güçlendirme ve savunma sanayini geliştirme yönünde ortaya koydukları iradenin, ne kadar isabetli olduğunun bir kez daha görüldüğünün altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Türkiye, bu alanlarda çok ciddi mesafe kat etmekle birlikte henüz arzu ettiğimiz seviyeye ulaşamadığımızın da farkındayız. Eskiden mücadeleler yürekle ve bilekle verildiği için, işimiz daha kolaydı. Ama artık, yüreğiniz ve bileğiniz ne kadar sağlam olursa olsun, güçlü bir ekonominiz ve gelişmiş bir savunma sanayiniz yoksa, netice alıcı bir mücadele yürütebilmeniz mümkün değil. Bir de tabii, sahada kazanıp masada kaybetme meselesi var. Türkiye’nin, bu konuda da önemli bir mesafe aldığına inanıyorum.”
“ANA MUHALEFET UTANMASA GİDECEK PUTİN’İN YANINDA YER ALACAK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin en önemli sıkıntısının, içindeki bazı kesimlerin, ülkelerine ve milletlerine olan güvensizliği olduğunu ifade etti ve bu güvensizliğin, zaman zaman düşmanlık boyutuna kadar ulaştığını görmekten üzüntü duyduklarını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Düşünebiliyor musunuz böyle bir zamanda ülkenin siyaseti bir olamazsa beraber olamazsa ne zaman bir olacak beraber olacak? Bakıyorsunuz ana muhalefet neredeyse utanmasa gidecek Putin’in yanında yer alacak. Çünkü bu Esed’in zaten yayında yer aldı, oradan tanıyoruz. Bunun yanında da yer alır. Böyle bir şey olabilir mi? Bugün değilse ne zaman? Tavrınızı net ortaya koyacaksınız. Bütün STK’larımızla her şeyimizle bugün biz bir olacağız, beraber olacağız ve dayanışma içinde olacağız. Bu herhangi bir siyasi partinin sorunu değildir, milletimizin ortak sorunudur, bunun da böyle bilinmesi lazım. Millî birliğimizin, beraberliğimizin, dayanışmamızın en üst düzeyde olması gereken konularda dahi, bazı kesimlerin, ısrarla olumsuz bir tutum içine girmelerini anlamakta gerçekten zorlanıyoruz. Siyasi rekabetle millî çıkarları ayırt edemeyecek kadar basiretleri bağlanmış olanları milletimizin vicdanına havale ediyoruz. Bu kesim, Türkiye’nin karşısında kim varsa, onun yanında yer almayı siyaset zannediyor, muhaliflik zannediyor, aydın olmak zannediyor. Öyle ki bunlar, biz bilim dediğimiz, inovasyon dediğimiz, araştırma-geliştirme dediğimiz için, emin olun, bunlara da karşı çıkar. Her fırsatta, bizim nezdimizde millete ve milletin değerlerine olan düşmanlıklarını açığa vurmaktan çekinmeyen bu güruha, şimdiye kadar eyvallah etmedik, bundan sonra da etmeyiz.”
“BİZE DOST OLAN BUNDAN SADECE FAYDA SAĞLAR, HUSUMET BESLEYEN İSE SADECE ZARAR GÖRÜR”
Türkiye’nin geçen 13 yılda, tüm bunlara rağmen Cumhuriyet tarihinin en büyük dönüşümünü ve ilerlemesini kaydettiğine ve kritik eşiği aştığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugünkü dünya dünün dünyası değil, bugünkü Türkiye de dünün Türkiye’si değil. Geldiğimiz yer itibariyle, bize dost olan bundan sadece fayda sağlar, husumet besleyen ise sadece zarar görür” değerlendirmesinde bulundu.
“Biz, evet, ruhumuzla, gönlümüzle, kalbimizle Yunus Emrelerin, Hacı Bektaş Velilerin sevgiyle, dostlukla, aşkla döşeli yolundan gidiyoruz. Ama aynı zamanda biz Alparslan’ların, Kılıçarslan’ların, Osman Gazi’lerin, Fatih’lerin, Yavuz’ların ve Gazi Mustafa Kemallerin de torunlarıyız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şunları ekleyerek konuşmasını tamamladı: “Kim hangi tarafımızla muhatap olursa, o tarafımızı görür. Buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bizim komşularımızın, dostlarımızın, oralarda yaşayan kardeşlerimizin huzurundan, güvenliğinden, refahından başka bir gayemiz yoktur. Bunun için her türlü yardımlaşmaya, her türlü dayanışmaya varız. Ama onlardan da, kendi huzurumuza, güvenliğimize, refahımıza saygılı olmalarını beklemenin hakkımız olduğuna inanıyoruz. Bizden saygı bekleyenler lütfen onlar da bize saygı göstersinler.”