Maliye Bakanı Naci Ağbal, çeşitli programlar kapsamında geldiği Erzurum’da Atatürk Üniversitesi öğrencileriyle bir araya geldi. Türkiye’de eğitimin geldiği son noktaya değinen Ağbal, “Bizden önce savunmaya daha fazla yatırım yapılıyordu, biz geldikten sonra bütçelerimizdeki önemli kaynağı eğitime harcadık” dedi.
Maliye Bakanı Naci Ağbal, çeşitli programlar kapsamında Erzurum’a geldi. Atatürk Üniversitesi öğrencileriyle Güzel Sanatlar Fakültesi Konferans Salonunda buluşan Ağbal, Eğitim konusunda yapılan değişimlere değindi. Hükümet bütçelerindeki payın geçmiş dönemlerde büyük çoğunluğunun savunma ve güvenliğe harcandığına ama yeni dönemde pastadan payı ağırlıklı olarak eğitimin aldığını söyledi. Programa AK Parti Erzurum Milletvekilleri Zehra Taşkesenlioğlu, Mustafa Ilıcalı ile öğrenciler katıldı.
Türkiye'nin büyümesinin ve kalkınmasının olmazsa olmazını eğitim olarak gördüklerini belirten Ağbal, "14 yıldır yaptığımız bütün bütçelerde en fazla kaynağı hep eğitime ayırdık. Bizden önceki dönemlere bakıldığında savunma, güvenlik ve faiz harcamaları her zaman önde oldu." ifadesini kullandı.
2002 yılından itibaren eğitime yapılan yatırımların 2 kat arttığında değinen Naci Ağbal, "Biz iktidara geldikten sonra eğitime ayrılan bütçeyi artırdık. 2002 yılında 11,3 milyar lira eğitime bütçe ayırdık. 2017'de yaklaşık 645 milyarlık bütçemizin 122 milyar lirasını tek başına eğitime ayırdık. Bu son derece önemli. Eğitime ayırdığımız kaynak iki kat artmış oldu. 2002'de 510 bin öğretmen vardı, şu anda 950 bin civarında öğretmenimiz var. Böylelikle öğretmen başına düşen öğrenci sayısında ve sınıf başına düşen öğrenci sayısında son derece olumlu gelişmeler kaydettik. Bugün geriye dönüp baktığımızda derslik başına düşen öğrenci sayısı 2002'de ilköğretimde 36, şimdi ise 25'e düşmüş. Bu eğitimin kalitesini artırıyor."
Birçok ülkenin gıptayla baktığı Fatih Projesi'ni hayata geçirdiklerini hatırlatan Ağbal, şunları söyledi:
"Sınıflarımızda akıllı tahtalar var, çocuklarımızın elinde bilgisayarlar var. Sanal dersler yapılıyor. Birleşmiş Milletler'de örnek proje olarak takdir edilen bir projedir. Ciddi anlamda buna yatırım yaptık. Önümüzdeki dönemde eğitime en büyük bütçeyi ayırmaya devam edeceğiz. Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın bizlere bütçe yaparken başta verdiği talimat, 'eğitimde kesinlikle taviz vermeyeceğiz, eğitime en büyük kaynağı ayıracağız' talimatı olmuştur. Her ile bir üniversite kurduk. Tüm vilayetlerimizde çocuklarımızın gittiği üniversiteler var. Yeni fakülteler açtık. 2002'de 53 iken şu anda Türkiye'de 111 devlet üniversitesi var. Vakıf üniversiteleri dahil 180'in üzerinde üniversite var."
Ağbal, Amerika'yı Amerika, İngiltere'yi İngiltere yapan şeyin üniversiteleri olduğunu belirterek, rekabetçi Türkiye'yi de o seviyeye getirecek olan şeyin üniversiteler olduğunu dile getirdi.
Ağbal, "Türkiye'yi dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına sokmak istiyoruz. Ülkeleri karşılaştırırken en çok kullanılan göstergelerden biri, o ülkede yapılan Ar-Ge harcamalarının milli gelire oranıdır. Bu oran arttıkça, o ülkenin rekabetçi olma oranı artıyor. 2002'de bu oran 0,50 ama 15 yıl sonra şu anda biz bunu ikiye katladık ama bunu yeterli görmüyoruz. Bizim hedefimiz yüzde 3'e varabilmek. Onun için bütçeden her yıl Ar-Ge'ye, inovasyona kaynak aktarıyoruz. 2002 yılında Türkiye'de özel sektör, kamu sektörü ve üniversiteler toplam 1,8 milyar lira Ar-Ge'ye harcama yapmış. Türkiye'nin Ar-Ge'ye yıllık 70 milyar para harcaması lazım. Türkiye son 5-6 yıldır araştırma laboratuvarlarına çok ciddi kaynak harcadı. Laboratuvarları kurduk şimdi o laboratuvarlarda araştırma yapacak elemanları almamız lazım." dedi.
Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı, programın sonunda Ağbal'a hediye takdim etti.