ERZURUM (İHA) - Asılsız Soykırım İddialarıyla Mücadele Derneği (ASİMED) Başkanı Yrd. Doç. Dr. Savaş Eğilmez, Rusya’nın Güney Kafkasya ve Orta Asya ülkelerinde etkisi ve nüfuzu, eskiye oranla azalırken, Ermenistan’daki durumu bunun tam aksi yönünde geliştiğini söyledi.
Güney Kafkasya’da Ermenistan özgürlüğünü kaybetme pahasına, ekonomik olarak Rusya’ya dayanırken, bölgenin diğer iki ülkesi Azerbaycan ve Gürcistan değişik yollar üzerinden Rus hegemonyasından uzaklaşmayı başardığını anlatan Yrd. Doç. Dr. Eğilmez, “Ruslar nispeten Azerbaycan’ da varlıklarını devam ettirseler de Gürcistan’da hem ekonomik alanda hem de şöhret anlamında olumsuz bir konuma sahipler” dedi.
Yrd. Do. Dr. Eğilmez, daha sonra şunları kaydetti; “Ünlü İngiliz düşünce kuruluşu Chatham House’un hazırladığı raporda; Rusya’nın 2003 yılında Ermenistan’ın enerji piyasasını tamamen kontrolü altına aldığını kaydederek, şu ifadeleri kullandı: “Ermenistan’ın 1998-2008 dönemindeki cumhurbaşkanı Robert Koçaryan, Ermenistan’ı Rusya ortak enerji sistemine, Anatoliy Çubays`a, Rusya’nın diğer ticari ve politik çıkarlarına resmen sattı.” Raporda ayrıca, Koçaryan’dan sonra cumhurbaşkanı koltuğuna oturan Serj Sarkisyan’ın daha az Rusya yanlısı görüntü çizdiğini, bununla birlikte onun cumhurbaşkanı seçildiği 2008 yılına kadar ülkenin büyük bir bölümünün artık satılıp savulduğunu kaydedildi.
Dağlık Karabağ sorunun ortaya çıktığı dönemde, Rusya’nın Türkiye’nin etkisini azaltmak ve bağımsızlığın ilk yıllarında Azerbaycan’da mevcut olan Rus fobisine karşı koymak amacıyla Ermenileri desteklemiştir. Fakat son dönemde Rusya’nın Ermenileri destekleme yönündeki tutumunda değişiklikler göze çarpmaktadır: Örneğin Dmitriy Medvedev, cumhurbaşkanlığı döneminde, Dağlık Karabağ konusunda arabuluculuk için büyük çaba sarf etti. Fakat şu da çok önemli bir gerçektir ki; bölgede süren gerilimden ve mevcut statükodan finansal ve politik anlamda nemalanan güçler mevcut. Ayrıca Rusya, Dağlık Karabağ konusunda kendi arabuluculuğunu, etki araçlarını elinde tutmayı sürdürme olarak görmekte ve dolayısıyla sorunun çözüme kavuşturulmasını istememektedir.
Rusya’nın Ermenistan’daki etkisi o denli büyüktür ki, Ermenistan’ın en çok endişe duyması gereken konunun kendi egemenliği olması gerekir. Bununla birlikte, Ermenistan böyle bir endişeyi, en azından açık olarak, dile getirmemektedir. Onun yerine bütün politikalarını Türk düşmanlığı üzerine geliştirmektedir. Ve bütün enerjisini bu yönde harcamaktadır.
Buna karşılık, ABD, Fransa, Rusya, Almanya gibi bazı güçlü devletler dış siyasetlerinin yanı sıra, iç siyasetlerinde de Ermenileri kullanıyorlar. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri. Amerika'da her seçim dönemi Ermenilere yönelik; sözde soykırım vaatleri verilir ve her dönem seçim sonrası bunlar unutulur. Ermeni yöneticilerin Türklerle uğraşmak yerine, vatandaşlarının geleceği için çalışmaları daha doğru olacaktır. Ermenistan'ın ve Ermenilerin kurtuluş yolu Türkiye ile sağlanacak iyi ilişkilerden geçmektedir. Ermenistan yönetimi artık bu gerçeği görüp, politikalarını yeniden yapılandırmaları gerekmektedir. Yoksa Ermenistan resmen Rusya’nın küçük bir otonom bölgesi, Ermeniler de Rusya’ya el açmış bir ülkenin tutsak vatandaşları haline gelecektir.”