Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Temmuz ayında 4,8 milyar lira tutarında yatırım öngörülen 300 teşvik belgesi düzenlendiğini bildirdi.
Çağlayan, Ankara Sanayi Odası Meclis Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Temmuz ayında düzenlenen yatırım teşvik belgelerinde öngörülen istihdamın 7 bin 979 kişi olduğunu belirten Çağlayan, bu belgelerin 289'unun yerli 11'inin yabancı sermayeli şirketler için düzenlendiğini kaydetti.
Temmuz ayındaki yatırım teşvik belgelerinde öngörülen toplam sabit yatırım tutarının 912 milyon lirasının enerji sektöründe, 2,15 milyar lirasının hizmetler sektöründe, 104 milyon lirasının madencilik sektöründe, 1,66 milyar lirasının da imalat sektöründe olduğunu ifade eden Çağlayan, "Türkiye enerji alanında çok önemli yatırımlar yapılacağı ve önümüzdeki 10 yılda 120 milyar dolara yakın enerji yatırımı yapılacak bir ülkedir. Cari açık vermemize yol açan, enerji pahalı olduğu için ithal etmek zorunda olduğumuz ürünleri yeni bir anlayışla ülkemizde yapılmasına sağlayacak önemli çalışmalar içindeyiz" dedi.
Bakan Çağlayan, bu yılın Ocak-Temmuz döneminde alınan teşvik belgelerinde öngörülen sabit yatırım tutarının yaklaşık 36 milyar lirayı bulduğunu belirterek, bu dönemde düzenlenen toplam teşvik belgesini adedinin 2.898 olduğunu söyledi. 6-7 aylık dönemde düzenlenen belgelerde toplam 81 bin 183 kişilik istihdam öngörüldüğünü bildiren Çağlayan, şunları kaydetti:
"2010 ve 2011 mukayesesini yaptığımızda, sektörel açıdan incelendiğinde en büyük artış enerjide. Belge adedinde yüzde 17, sabit yatırım tutarında yüzde 83, öngörülen istihdam da ise yüzde 103'lük bir artış vardır. Bu Türkiye'deki yatırım ortamının, ikliminin ne kadar canlı bir şekilde devam ettiğinin göstergesidir.
Yeni teşvik sistemi 2009 yılı temmuz ayında devreye girmişti. O tarihten bugüne kadar yeni teşvik sistemiyle beraber toplam 121 milyar 62 milyon lira tutarında 8.724 adet yatırım teşvik belgesi düzenlenmiştir. Düzenlenen bu belgelerde öngörülen toplam istihdam 295 bin 574 kişidir. yatırım teşvik belgesinin 8.274 adedi yerli firmalarımız, 450'si de yabancı sermayeli firmalarımız için düzenlenmiştir. AB komisyonu raporu, Avrupa'daki önümüzdeki 10 yılda 1 milyon 600 bin şirketin kapanacağını görmektedir. Özelikle Almanya başta olmak üzere. Bunun sebebi, işi devredeceği ikinci nesli olmadığı için.
Avrupa ekonomisinin içinde bulunduğu bu sıkıntı ve oradaki şirketlerin içinde bulunduğu bunalım onların yatırımlarının Türkiye'ye gelmesini sağlayacaktır."
Yurt dışından farklı yurt içinden farklı
Türkiye'nin yurt dışından görüntüsü ile yurt içinden görüntüsünün farklı olduğunu belirten Çağlayan, Türkiye'nin, müteahhitlik sektöründe dünyada Çin'den sonra ikinci sırada yer aldığını ifade etti.
Bakanlık yaptığı dönemde Türkiye'nin dış ticaretini geliştirmek amacıyla 99 dış seyahat gerçekleştirdiğini anlatan Çağlayan, gittiği her ülkede mutlaka bir Türk ile karşılaştığını belirtti. En son ABD'ye yaptığı gezide Seattle'da, San Francisco'da, Silikon Vadisi'ndeki büyük şirketlerde çok önemli bölümlerde bir çok genç Türk mühendisinin çalıştığını gördüğünü ifade etti. Çağlayan, " önceden bunlara beyin göcü derdim, Şimdi beyin gücümüz diyorum. Onlar orada Türkiye'nin tanıtımını yapıyorlar" diye konuştu.
Türkiye'de ekonominin son derece sağlam olduğunu ifade eden Çağlayan, Türkiye'yi diğer ülkelerden ayıran ve başarılı kılan en önemli farkın, yakaladığı siyasi istikrar olduğunu söyledi.
Avrupa ülkelerinin kamuya olan borçlarının milli gelirlerine oranının yüksekliğinden bahseden Çağlayan, İrlanda'nın kamuya borcunun milli gelirinin 8 katı düzeyinde olduğunu ifade etti. İspanya, Portekiz gibi ülkelerde de durumun farklı olmadığını anlatan Çağlayan, şunları kaydetti:
"Maastricht kriterleri bir ülkenin borçlarının milli gelire oranını yüzde 60 olarak belirliyor. Avro bölgesinde bu oran yüzde 87'lere çıktı. Avrupa'nın bir çok ülkesinde bu problem devam ediyor. AB'nin bir 14 ülkesi var ki bunlardaki durum Maastricht kriterlerinin çok çok üstünde.
Küresele kriz Türkiye'yi teğet geçmişse bunun en önemli nedenlerinden biri borçların milli gelire oranının yüzde 42 olmasıdır. Ekonomi yönetimi olarak önceliğimiz bu oranı yüzde 30'lara düşürmek.
Maastricht kriterleri, ülkelerin bütçe açıklarının milli gelirlerine oranının en fazla yüzde 3 olmasını öngörüyor. Bu oran Avrupa ülkelerinde yüzde 3'ün üzerinde, bizde ise yüzde 2,2. Daha önceki dönemleri hatırlarsınız yüzde 14-15'lerdi. Bu yılını ilk 6 ayına bakıldığında bırakın bütçe açığını bütçe fazlası verdik. Türkiye ekonomisi gerçekten son derece stabil hale gelmiştir Bu yılki bütçe açığı hedefimizi yüzde 2'ye kadar düşürdük."
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, cari açık konusunda ise cari açığın şu an için sorun oluşturmadığını, ancak üzerinde önemli durulması gereken bir konu olduğunu söyledi.
ASO Başkanı Özdebir
Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir de Bakan Çağlayan',a Meclis Toplantılarına katılmasından dolayı teşekkür etti.
Dünya ekonomisinde krizde ikinci "dip" beklentisinin giderek arttığını belirten Özdebir, bu durumun ekonomiyi yavaşlatmaya çalışan Merkez Bankasının (MB) izlediği politikayı değiştirmesine neden olduğunu, MB'nin bu kararını yerinde buldukları ve desteklediklerini söyledi. Özdebir, cari işlemler açığının azaltılması için ekonomik büyümeden feragat etmek yerine cari işlemler açığını azaltacak tedbirlerin alınması gerektiğini ifade etti.
Dünyada durgunluk riskinin arttığı bir ortamda iç pazarın "kıskançlıkla" korunması gerektiğini belirten Özdebir, bunun öncelikle piyasa gözetimi ve denetimi mekanizmasının etkin bir şekilde çalıştırılması gerektiğine işaret etti.