Kitabesi olmadığı için gerçek adı ve ne zaman yapıldığı konusunda kesin bir bilgi bulunmamasına karşın Anadolu Selçuklukları’ndan Hüdavent Hatun tarafından 13’üncü yüzyılın son çeyreğinde yaptırıldığı tahmin edilen kentin simgelerinden Çifte Minareli Medrese, Hatuniye Medresesi olarak da adlandırılmaktadır. Tebrizkapı adıyla anılan Camii Kebir Mahallesi Cumhuriyet Caddesi üzerinde bulunan tarihi Medrese, 2008’de kapsamlı şekilde restore edilmek üzere mülkiyeti elinde bulunduran Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce yatırım programına alındı. Onarım projelerinin çizilmesine başlanan Medrese’nin projeleri, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nca onaylandı. Bu süreçte, Medreseyi teste tabi tutan Genel Müdürlük, Monitoring yöntemiyle, Medrese’nin taşıyıcı sistemini yer hareketlerine karşı duyarlılığını izledi. Malzeme analizleri yapıldı, Medresedeki tüm çiniler tek tek sayıldı, envanter oluşturuldu. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce proje aşamasının tamamlanmasının ardından restorasyon çalışması, bugün akşam yapılacak yer teslim töreniyle başlayacak.
BİRÇOK RESTORASYON YAPILDI
Tarihi süreç içerisinde çok sayıda hasar gören ve buna bağlı olarak da onarımlar yapılan Medrese’de 1920, 1970, 1991 yıllarında onarım yapıldığını belirten Vakıflar Bölge Müdürlüğü yetkilileri, 1977 - 1978 yıllarında avlu ve çevresinde bulunan kalıntılarda kazı ve sondaj yapıldığını, onarımlar da yapının asli hüviyetine fazla zarar verilmediğini belirtti.
Tarihi Çifte Minareli Medrese’nin restorasyon projelerin hazırlanmasına 4 Temmuz 2008’de sözleşme imzalanarak başlandığını anımsatan yetkililer, “Rölöve restitüsyon, restorasyon, taşıyıcı sistem güçlendirme, geoteknik araştırma, izleme, çini envanteri, makine ve elektrik tesisatı için hazırlanan projeler Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’ndan onaylandı. 20 metre boyunda 4 sondaj yapılarak zemin durumu, yeraltı suyu incelendi. Eserin temel taban kotunun belirlenmesi için jeoradar ile tarama yapıldı. Monitoring (izleme) ile Medrese’nin taşıyıcı sisteminde ve minarelerindeki deformasyonlardaki olası artışlar ile bunun nedeni olabilecek büyüklükler sürekli ölçüldü. Eğim, çatlak, sıcaklık, yer altı suyu sensörler aracılığı ile ölçüldü, taşıyıcı sistem eleman boyutları belirlenen yapı bilgisayar ortamında modellenerek dinamik - statik analizleri yapıldı. Malzeme analizlerinin yanı sıra tüm çiniler numaralandırılarak çini envanteri çıkarıldı. Eseri bütün yönleriyle belgeleyen fotoğraf albümü oluşturulduktan sonra yapılacak müdahaleler ve müdahale yöntemleri tespit edildi” diye konuştu.
Kurul Kararı doğrultusunda uygulanacak restorasyon çalışması hakkında da bilgi veren yetkililer, “Eserin çevresinde temel taban kolunda çevre drenajı, zemin güçlendirme (enjeksiyon), yapı minarelerde güçlendirme yapılacak. Zemin döşemeleri orjinaline uygun olarak yontma taşı ile yenilenecek. Çinilerde, eksiklikler tamamlanıp yenileme yapılacak, taş yüzeyler mikro kumlama ve kimyasal yöntemlerle temizlencek, beden duvarlarında yer alan taşlarda çürütme işlemi yapılacak. Ahşap kapılar ve pencerelerde özgün olanlar raspa yapılarak koruyucu sürülecek, özgün olmayanlar ise aynı ebat ve ölçüde yenisi yapılarak değiştirilecek. Medresenin bakır kaplama olan çatı örtüsü onarılacak, kümbetin çürüyen ve bozulan çatı tuğlaları değiştirilecek. Elektrik tesisatı yenilenecek, bay ve bayan tuvaletleri yapılacak. Tüm restorasyon çalışması bittikten sonra Çifte Minareli Medrese, Vakıf Eserleri Müzesi olarak hizmet verecek” diye konuştu.
Açık avlulu medreseler grubunda, yaklaşık olarak 35x73 metre (dıştan dışa türbe dahil) boyutlarında, kesme taştan, iki katlı, dört eyvanlı yapı özellikle ön cephesindeki sistemleriyle dikkat çeken Çifte Minareli Medrese’nin bitkisel motifli frizlerle çevrili taç kapıda görülen hayat ağacı, kartal ve ejder motifleri Orta Asya kökenli olduğu biliniyor. Cephede minare kaideleri öne doğru çıkıntılı olan, iki minare arasında nebati geometrik tazyin altı istalaktitli taç kapısı bulunan Medrese’nin minare kaidelerinin alt ön kısmında pano içerisinde iki ‘Selçuk Arması’ bulunuyor. Batıdaki armada, altta ağzını açmış iki yılan, ortada dilimli bir yaprak, bunun üstünde çift başlı bir kartal iken, doğuda bulunan simetriğine yaprak ve kartal işlenmemiştir. Dam hizasında çift kat korniş içinde çinilerle süslü ortasında Allah - Muhammed ve dört halifenin ismi yazılı olduğu Medrese’de sütunların meydana getirdiği minarelerin üzerleri çini tezyinatlı şerefe altları istalaktitlidir. Şerefelerin üst kısmı rivayete göre hiç yapılmamış, bir rivayete göre de yıkılmış olan Medrese, bütünüyle 35x48 metrekarelik bir alanı kaplar. Selçuklu sitilinde, 13’üncü asrın sonlarına doğru yapılan, yapımı yarım kalan ve günümüzün fakülte düzeyinde eğitim veren Çifte Minareli Medrese’nin mimari yapısı, taş oyma ve kabartma ve çini süslemeleri ile muhteşem bir şaheserdir. Sultan 4’üncü Murat tarafından bir süre tophane olarak kullanılan Medrese, bir dönem de kışla olarak kullanıldı. 1942 - 1967 yılları arasında Erzurum Müzesi olarak kullanılan Medrese, günümüzde resim sergi salonu olarak kullanılıyor.