ERZURUM (İHA) - Kişisel gelişim Uzmanı Korkmaz, Nasıl yapacağız?” sorusuna yoğunlaşan bir eğitim sistemi geliştirildiğini ve bu eğitimde kişiye özel reçeteler ile konunun en başından aşamalar halinde ele alınmasıyla beş hafta gibi çok kısa bir zamanda başarı sağlandığını dile getirerek, bu eğitimlerin kesinlikle uzman doktorlar gözetiminde kliniklerde yapılmasının önemli olduğunu ifade ediyor.
KİM OLUMSUZ DÜŞÜNMEK İSTER Kİ?
Kişisel Gelişim Uzmanı Oğuzhan Korkmaz, farkındalık eğitimi ve etkileri ile ilgili şu açıklamaları yaptı;
“Şimdiye kadar “Kuantum Düşünce” adı altında insanlara olumlu düşünmek anlatılmaya çalışıldı. Peki kim olumsuz düşünmek ister ki? Hiçbirimiz istemiyoruz bunu elbette. Hiçbirimiz sinirlenmek, tartışmak ya da kavga etmek istemiyoruz. Hangimiz oturup da “İki saat boyunca şurada biten ilişkimi düşünüp moralimi bozayım” deriz? Bunları düşünmeyi biz istemiyorsak nasıl oluyor da kendimizi bunları düşünürken buluveriyoruz? Düşünebilme kabiliyetimizin kontrolü bizde olmazsa nasıl pozitif düşünebiliriz? Öncelikle bunun sağlanması gerekmez mi? İşte farkındalık tüm bu sorulara cevap veriyor.
FARKINDALIK NEDİR?
Farkındalık yaptığımız her işte, attığımız her adımda, her düşündüğümüzde kendimize şu soruyu sormaktır;“Bunu yapmayı ya da bunu düşünmeyi ben mi istedim?”
Farkındalık düşünebilme kabiliyetinin hakimi olabilmektir.
Çay içerken önce çay bardağına dokunuruz dokunduğumuzu onaylarız. Şu an çay bardağına dokunuyorum. Sonra bardağı kaldırırız ve kaldırdığımızı onaylarız. Sonra çayımızı yudumlarız. “Şu an çay içiyorum ve sadece çay içiyorum” deriz. İşte şimdiye kadarki en güzel çayı içtiniz. Sadece çay içtiniz ve farkında olarak çay içtiniz. Çay içerken aklımıza düşünceler mi geliyor? “Ben sadece çay içiyorum, düşünmeyi ben istemiyorum. Düşünceler dışarıdan geliyor” diyebilmek farkındalığımızı sağlayacaktır. Farkındalık yapılan eylemle bütünleşebilmektir. Bu da sadece “anda kalarak” gerçek olabilir. Çünkü düşünceler ya geçmişten anılar ya da gelecekten hayaller olarak gelir.
FARKINDA DEĞİLİZ
Gerçekleştirdiğimiz bir deneyde bir odaya gizli kamera yerleştirdik ve bir süre o odada öğrencimiz ile konuşup sonra odayı terk ettik ve birazdan geleceğimizi söyledik. Yalnız kaldığında yaklaşık beş dakika boyunca el hareketlerini, tepkilerini izledik. Bir süre sonra kendi başına konuştuğunu gözlemledik ve yalnız kaldığında yaptığı hiçbir hareketin farkında olmadığını tespit ettik. Daha sonra ona video kayıtlarını izlettiğimizde şaşkınlığın gizleyemedi ve çok utandı. “Bunları ben mi yapmışım” diyerek odadan ayrıldı. Beş haftalık eğitimin ardından “O kamera her an açık ve beni çekiyor. Bu sebeple kendimi dışardan izliyorum ve benim onayım olmadan ne ellerim ne de zihnim hareket ediyor” şeklinde kendindeki değişimi anlattı. İşte farkındalık kendimize tarafsız bir gözle bakabilmektir.
FARKINDALIK NE DEĞİLDİR?
Öncelikle farkındalık kesinlikle iyi veya kötü insan olmayla alakalı değildir. Bunun iyi anlaşılması gerekiyor. Çünkü farkındalıkta “iyi-kötü, doğru- yanlış, güzel-çirkin” gibi kavramlar yoktur. Farkındalık sadece ve sadece düşünebilme kabiliyetimizin kontrolünün bizde olup olmaması ile ilgilidir. Bu da kendimizi tarafsız bir gözle izleyerek kontrolsüz kaldığımız durumları kaydetmemiz demektir. Farkındalık bir çok öğretide “aydınlanma” şeklinde lanse edilse de dini bir alt yapıdan gelen bu kavramın farkındalık ile ilgisi yoktur. Farkında bir insan attığı her adımı kendi onayıyla yapar. Bu insan çok usta bir sanatçı olabileceği gibi çok usta bir hırsız da olabilir. Bir çok seri katilin de “farkındalıkla” yaşadığını düşünmekteyiz.
FARKINDALIK EĞİTİMLERİ NASIL VERİLİYOR?
“Farkındalık Eğitimi ve İzleme Uygulamaları” adı altında gerçekleşen bir eğitim ile yaklaşık 5 hafta gibi bir sürede bu mümkün olabilmektedir. Uygulamalar düzenli olarak yapılırsa farkındalık artık hayatımızın bir parçası haline gelmeye başlar. Bu uygulamalar tamamen izlemeye dayalıdır. Bilişsel terapi yöntemleri uygulanmaktadır ve klinik ortamda uzman psikiyatristler gözetiminde gerçekleştirilmektedir.
Farkındalık ile dört ana olguya suçüstü baskın yapmak amaçlanır. Bunların iyi veya kötü, doğru veya yanlış olması önemli değildir. Biz bunları isteyerek mi yapıyoruz? Sadece bunu sorgulamalıyız.
Yorum yapmak, Yargılamak (Önyargı), Sorulmadan konuşmak ve açıklama yapma gereği, Sorulmadan kendinden ve sevdiklerinden bahsetmek (kendini kanıtlama çabası), Bu dört ana unsurda gizli kameramızı açabilirsek ve kendimize tarafsızca bakabilirsek işte o zaman biz de ne kadar kontrolsüz bir biçimde yaşadığımızı fark ederiz.
FARKINDALIK İLE NELERİ BAŞARABİLİRİZ?
Farkındalık eğitimini tamamlayan bireylerde düşünebilme kabiliyetinin kontrolü sağlanacağından, istenmeyen düşünceler akla gelmeyecek ve bomboş bir zihne sahip olunacaktır. Bu da yapacağımız işlere odaklanabilmemiz anlamına gelir. Bir sanatçı için bu “ilham” kelimesi ile açıklansa da “farkında” birisi için sıradan bir durumdur. Farkındalık ile duyguları izleyebilir öfkemizi ve tepkilerimizi kontrol edebiliriz. Bu da biz istemedikçe üzülmeyeceğimiz ve tepki vermeyeceğimiz anlamına gelir. Burada ısrarla vurgulanması gereken konu üzülmenin veya tepki vermenin iyi veya kötü olmadığıdır. Hayatta başımıza gelen olaylara iyi veya kötü demeden “olduğu gibi kabul edebilmemizi” sağlar. Farkındalık eğitimi tamamlandıktan sonra öğrenciler “Kuantum Yaşam Eğitimine” geçebilir ve artık düşünebilme kabiliyetlerinin hakimi olduklarından “düşünceler ile gerçeklikleri oluşturma” aşaması olan kuantum yaşam döngüsüne geçebilir.
Farkındalık bilinci arttırır ve bilinçle de algı artar. Bilinci bir birim olan birisi okuduğu bir kitabı ya da yaptığı işi bir birim bilinçle anlar. Bilinci beş birim olan ise beş kat daha fazla anlayışa sahip olur. Farkındalık arttıkça anlayış artacak ve hayattaki sıradan gibi görülen aslında hiç de sıradan olmayan olaylar daha iyi algılanacaktır.”