ERZURUM (İHA) - Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün gönlünde Erzurum’un ayrı bir yeri vardı. Milli Mücadele’yi başlattığı Erzurum’a özel bir sevgi besleyen Atatürk’ün Selanik’ten sonra ikinci vatandaşlık belgesini aldığı kentle ilgili 2 büyük projesi vefatından sonra gerçekleştirildi.
Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik ayrılan Osmanlı Devleti’nin İtilaf Devletleri’nce işgal edilmesi üzerine Misak-ı Milli sınırları içerisinde bir bağımsızlık hareketi gerçekleştirmek için harekete geçerek 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal ve arkadaşları, 3 Temmuz 1919’da Erzurum’a geldi. 52 gün kaldığı Erzurum’da çok sevdiği askerlik mesleğinden istifa ettikten sonra Sine-i Millet’e dönerek Kurtuluş Mücadelesi’ni başlatan Mustafa Kemal, burada Selanik’ten sonra ikinci vatandaşlık belgesini alarak, istifa eden Cevat Dursunoğlu’nun yerine Erzurum Kongresi’ne merkez delegesi olarak katıldı.
CUMHURİYET FİKRİNİ ERZURUM’DA BELİRLEDİ
Erzurum’da geçirdiği süre içerisinde Kurtuluş Savaşı sonrası kurulacak devletin yönetim şeklini de belirleyen Mustafa Kemal, Mazhar Müfit Kansu’ya ‘Zaferden sonra kurulacak hükümetin idare şekli Cumhuriyet olacaktır’ notunu yazdırdı. Kendisini ziyaret eden Kazım Karabekir’in ‘Paşam, ben ve Kolordum emrinizdeyiz’ sözü ve Erzurumlular’ın desteğini hiçbir zaman unutmayan Mustafa Kemal’in kentle ilgili olarak rüyalarını süsleyen iki projesi vardı. Doğu’daki Büyük Kongre’yi topladığı ve ikinci kez vatandaşlık belgesi beratını aldığı şehre olan bağlılığı ve yakınlığı sonraki yıllarda da devam eden Mustafa Kemal Atatürk’ün gerçekleşmesini istediği projelerden ilki 1939’da, ikincisi de 1957’de gerçek oldu.
MİLLETİYLE KUCAKLAŞMAK İÇİN ÇIKTIĞI YURT GEZİSİNİ ERZURUM İÇİN YARIDA BIRAKTI
Cumhuriyet'in ilan edilişinden bir yıl sonra sonbahara doğru Cumhurbaşkanı olarak yurt gezisine çıkan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu gezisini 1924 yılında yine Erzurum'a özel bir nedenle yarıda bıraktı. 13 Eylül 1924 yılında meydana gelen deprem nedeniyle yönünü Erzurum’a çeviren Gazi Mustafa Kemal Atatürk, eşi Latife Hanım'la birlikte Dadaşlar diyarında 10 gün geçirdi. Gazi, Milli Mücadele yıllarında kendilerinden büyük güç aldığı Erzurumlular’ın yardımına koşarak, hemşehrilerini bir an olsun yalnız bırakmadı. 1,5 ay gibi kısa bir sürede, depremden zarar gören aileler için afet evleri yapılmasını sağlayan Atatürk, milletine bağlılığını ve Erzurum’a olan vefa borcunu böylelikle ödemiş oldu.
GAZİ'NİN ERZURUM DEMİRYOLU PROJESİ, ÖLÜMÜNDEN SONRA GERÇEKLEŞTİ
Milli Mücadele’yi başlattığı Erzurum’da, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atan, Milli Meclis’e Erzurum Milletvekili olarak seçilen Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Dadaşlar’ın isteği üzerine parlamenter yaşamına da Erzurum’da başlamış oldu. Erzurum’a duyduğu muhabbeti ve yakınlığı her fırsatta dile getiren Atatürk, Dadaşlar diyarı için hayallerini hep iki projeyle süsledi. Erzurum’a ulaşımı sağlayacak olan demiryolunun yapılması, Gazi’nin üzerinde ısrarla durduğu iki projeden birisi olurken, bu rüyası ölümünden ancak bir yıl sonra gerçekleşebildi. Demiryolunun Erzurum'a ulaştırılması ve trenin ilk kez Aşkale'den Erzurum'a giriş yapması 1939 yılında mümkün olabildi. Aynı zamanda Aşkale’ye ilçe hüviyeti kazandırılması da, istasyon açılışının yapıldığı döneme denk geldi.
ERZURUM'UN EĞİTİM MERKEZİ OLMASINI DA GAZİ İSTEMİŞTİ
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Erzurum’a mutlak surette yüksek bir eğitim kurumu kurulmalıdır” görüşüyle üzerinde ısrarla durduğu ikinci rüyası ise 1957 yılında gerçek oldu. Atatürk’ün bu isteğinden haberdar olan Cumhurbaşkanı Celal Bayar, dönemin hükümetine verdiği talimatla, Erzurum’da Atatürk Üniversitesi’nin kurulmasını sağladı. Rüyalarının gerçekleştiğini dünya gözüyle göremeyen Atatürk’ün, Erzurum’a verdiği önem yıllar sonra anlaşılabildi. Erzurum’un, bölgenin hem eğitim, hem de bir ticaret merkezi olması yönündeki girişimler bu gün bile sürdürülürken, bulunduğu stratejik konumu itibariyle de Erzurum, ‘Anadolu'nun Giriş Kapısı’ olarak nitelendiriliyor.
ATATÜRK’ÜN VEFATI
Ülke içerisinde sık sık seyahat eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Gemlik ve Bursa gezileri sırasında yaşadığı soğuk algınlığından sonra tedavi olmak için İstanbul’a geri döndü. Yapılan tüm tedaviye karşın Mustafa Kemal Atatürk, Dolmabahçe Sarayı’nda 10 Kasım 1938 tarihinde saat 9.05’te tüm çabalara rağmen çok sevdiği halkından ayrılmak zorunda kaldı. Türk Milleti’nin gönlünde ölümsüzleşen Gazi Mustafa Kemal Atatürk, öldüğü andan itibaren, çok sevilen ismi ve hatırası, çok sevdiği halkının kalbindeki yerini aldı. O bir kumandan olarak birçok savaş kazanmış, bir lider olarak kitleleri etkilemiş, bir devlet adamı olarak başarılı bir yönetim sergilemiş ve nihayet bir bir toplumun sosyal, kültürel, ekonomik, politik ve hukuki yapısını kökten değiştirmeyi başarmış, dünya tarihindeki en üstün şahsiyetlerden birisi olmuştur.