Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
Trendyol 1. Lig: Ankara Keçiörengücü: 4 - Manisa FK: 0
Trendyol 1. Lig: Ankara Keçiörengücü: 4 - Manisa FK: 0
ERSANDER’den Öğretmenler Günü etkinliği
ERSANDER’den Öğretmenler Günü etkinliği
Özden: ‘Mesleklerin en kutsalı öğretmenliktir’
Özden: ‘Mesleklerin en kutsalı öğretmenliktir’
Tanfer: ‘Eğitimin kahramanları öğretmenlerimizdir'
Tanfer: ‘Eğitimin kahramanları öğretmenlerimizdir'
Özcan’dan Öğretmenlere vefa
Özcan’dan Öğretmenlere vefa
HABERLER>ARAŞTIRMA İNCELEME
16 Ağustos 2018 Perşembe - 13:00

Erzurum İMO deprem gerçeğine dikkat çekti

Erzurum İnşaat Mühendisleri Odası, 17 Ağustos depreminin 19'ncu yıl dönümü öncesi basın açıklaması yaptı.

Erzurum İMO deprem gerçeğine dikkat çekti

Erzurum İnşaat Mühendisleri Odası, 17 Ağustos depreminin 19'ncu yıl dönümü öncesi basın açıklaması yaptı.

17 Ağustos 1999 Marmara Depreminin 19. yıldönümü nedeniyle İnşaat Mühendisleri Odası Erzurum Şubesi Yönetim Kurulu basın bildirisi yayınlayarak şu görüşlere yer verildi:

İnşaat Mühendisleri Odası olarak deprem gerçeğini unutmadık, unutmayacağız. 17 Ağustos 1999 Gölcük ve 12 Kasım 1999 Düzce depremleriyle ortaya çıkan her acının yükünü kalbimizde taşıyoruz. Yapı üretim sürecinin asıl unsuru olan bir meslek Odası olarak, başta yerel ve merkezi düzeyde ülkemizi yönetenler olmak üzere; her kurum, kuruluş ve imza sorumluluğunu üzerinde taşıyan her insanın bu günlerde bir kez daha düşünmesini istiyoruz.

Türkiye, bir deprem ülkesidir. Bir doğa olayı olan depremin afete dönüşmesi ve bu durumun bir türlü önlenememesi sorunun ana kaynağını oluşturuyor. İzlenmesi gereken tek yol; yapıların, mesleki derinliği olan, ahlakı ve etik anlayışı yüksek meslek insanları tarafından, mühendislik bilimine ve “Deprem Yönetmeliklerine” uygun olarak tasarlanması ve üretilmesidir. Ayrıca standartlara uygun malzemeler kullanılarak etkili bir denetim mekanizmasının da uygulanması gerekmektedir.

17 Ağustos 1999 Depremi, ortaya çıkan can ve mal kayıpları bakımından bir “MİLAT” olarak kabul edildi. Ülkemizin en doğusundan en batısına, en güneyinden en kuzeyine kadar, uzak veya yakın ölçekte her aileyi etkiledi.

Tarihsel süreç içerisinde Anadolu coğrafyası sayısız depremler yaşamış olmasına rağmen, 17 Ağustos 1999 Depremi yeni bir durummuş gibi depreme hazırlıksız olarak yakalanmış olmak başlı başına bir sorundu. 1999 yılına kadar yapılan uygulamaların pek bir işe yaramadığı acı bir tecrübeyle görüldü.

1999 Gölcük ve Düzce Depremlerinin ortaya çıkardığı can kayıpları ve büyük ölçekli ekonomik kayıplar, her kurum ve kuruluşun konuyu yeniden düşünmesine neden oldu. Bu kapsamda yapı denetimi, nitelikli mühendislik eğitimi, mühendislik hizmetlerinin kalitesinin yükseltilmesi ve ilgili mevzuatlar ülke gündeminin ilk sırasında kendisine yer buldu. Yapı üretim süreci bileşenlerinin görev ve sorumlulukları, deprem öncesi, deprem sırası ve deprem sonrasında nelerin yapılması gerektiğine dair pek çok bilinmez, sorun olarak varlığını hissettirdi.

İnşaat Mühendisleri Odası bu süreçte, deprem ve güvenli yapı üretilmesi konusunu, farklı boyutlarıyla birlikte geniş bir pencereden bakarak, sorunların kaynağını ve çözüm yollarını ortaya koydu.

1999 depremleri, %25 mertebesinde yapı stokunun kullanılmaz hale gelmesine neden oldu. Kaçak olarak yapılan yapılarla mühendislik hizmeti almadan üretilen yapıların oldukça fazla olduğu gözler önüne serildi.

Depremden sonra görüldü ki, sorun sadece önlenemez veya önlenmeyen göç ve bunun getirdiği gecekondulaşmayla açıklanamayacak kadar büyük. Kaçak yapılaşmanın olağan sayıldığı ülkemizde, ağır hasarlı binaların arasında devlet daireleri, hastane ve okulların da bulunması; sorunun sadece bir imar sorunu değil, daha farklı boyutlarının olduğunu da açıkça ortaya koydu.

İnşaat Mühendisleri Odası’na göre temel sorun; plansızlık, çarpık kentleşme, yapı üretim sürecinin ve mesleki uygulamaların niteliksizliği ve denetimsizliğinden kaynaklanıyordu.

Sorun, depremin kendisi değil doğurmuş olduğu sonuçlardır.

Bir doğa olayı olan depremin, doğal afete dönüşmesini önlemenin yolu, planlama-kentleşme ve yapı denetim sisteminden geçmektedir. Depremle ilgili hemen her konunun ayrı bir önemi bulunmaktadır. Ancak yapı denetimine ayrı bir vurgu yapılması zorunluluktur. Çünkü yapı denetimi, güvenli yapıların üretilmesini sağlayacak ve gelecekte aynı sorunların ortaya çıkmasını önleyecektir.

Yapı Denetim Yasası’nda gerekli değişiklikler, ihtiyaç duyulan düzenlemeler yapılmaz ise, olası bir depremde başta kamu binaları olmak üzere konutlar, işyerleri ağır hasar görecek, çok sayıda bina yıkılacak, can ve mal kayıpları yaşanacaktır.

Nasıl ki 1999 depremleri yapı imalatı dinamiklerinin değişmesi ve yapı denetim sisteminin kurulması için bir milat olarak kabul edildiyse, 2011 Van Depremi de Kentsel Dönüşüm için milat olarak kabul edildi.

Kentsel dönüşüm projeleri kentsel rantın en yüksek olduğu bölgelerden başlamıştır. Parsel ölçeğindeki yenileme uygulamalarında ise açıkça görülmektedir ki, dönüşüm, müteahhit firmalar ve mülk sahipleri için beklenen cazibeyi oluşturduğu koşullarda akıcılık kazanmakta ve uygulanmaktadır. Taraflar açısından beklentileri optimum kılan koşullar gelişmedikçe yapı yenilenmemekte, uygulamalar müteahhitlerin insafına terk edilmekten öteye gidememektedir. Bütünlüklü bir planlama yerine parçacı bir anlayışla yapılar yıkılıp yeniden yapılmakta, dolayısıyla kentlerin topyekûn, tüm teknik ve sosyal altyapı sorunları ile birlikte iyileştirilmesi olanağını ortadan kaldırmaktadır. Mevzuat, kentsel dönüşüm uygulamaları için temel beklenti olan sağlıklı ve yaşanabilir bir çevrede güvenli yapılarda oturmak anlayışını karşılayamamıştır. YIK-YAP anlayışı kentsel dönüşümün temel mantığı olarak karşımıza çıkmaktadır.

Kentsel dönüşüm; sosyal adalet, sosyal gelişim, sosyal bütünleşme, tarihi ve kültürel mirasın korunması zarar azaltma ve risk yönetimi ile birlikte kapsamlı ve bütünleşik bir şekilde ele alınmalıdır.

Topraklarımızın büyük bir bölümü deprem tehlikesi altında bulunduğu gibi, yapı stokumuzun önemli bir bölümü de deprem riski taşımaktadır.

Güvenli ve sağlıklı yerleşim alanlarının oluşturulması için afete duyarlı ve bilimsel planlama ilkelerini esas alan kentleşme politikalarının hayata geçirilmesi gerektiğinin altını önemle çiziyoruz.

Yapıları depreme karşı hazırlamanın iki yolu vardır:

İlki; mevcut yapı stokunun durumu tespit edilerek iyileştirilmesi, onarılması, güçlendirilmesi veya yeniden yapılmasıdır.

İkincisi; yeni yapılacak olan yapıları, bilim, teknoloji ve mühendislik ilkeleri doğrultusunda yapmaktır. Planlama ve tasarım aşamasından yapının kullanıma açılmasına kadar tüm süreç mesleki yeterliliğe sahip mühendisler tarafından yönetilmeli ve denetlenmelidir. Ayrıca, risklerin transfer edilmesi bakımından yapı sigortası ve mesleki sorumluluk sigortası yapılmalıdır.

Her afetten sonra sık sık yapılan "yara sarma" anlayışından kurtulup bilimin tekniğin ve aklın gerektirdiği işleri yapmak gerekir. Depremin bir doğa olayı olduğu kabul edilmeli ancak denetimsizliğin neden olduğu olumsuzlukları “kader” gibi değerlendiren yaklaşım terk edilmelidir. Bugüne kadar yapılan çalışmalar, deprem öncesi alınacak önlemlerin deprem riskini önemli ölçüde azalttığını ortaya koymaktadır. Sorunu sorun olmaktan çıkaracak olan tek çıkar yol, deprem yaşanmadan önce alınacak önlemlerde saklıdır.

Her yıl çok sayıda mühendislik diploması verilmesine rağmen kaliteli bir eğitim yapılamamaktadır. Can ve mal güvenliğini sağlayan bir mesleğin insanları olarak; fiziki şartları uygun olmayan, öğretim kadrosu son derece yetersiz olmasına rağmen inşaat mühendisi diploması veren okullar açılmaktadır.

Ruhsatlardan mühendis ve mimarların imzasının kaldırılması mesleğimizin gelişimini engelleyecek, sahteciliğin önü açılacaktır.

Oda ile meslek insanı arasına örülmeye çalışılan duvarlar kaldırılmalı, mühendis ve mimarlardan oda belgesi istenmesine yönelik uygulama güncellenmelidir.

 
24 saat nöbetteler
 
Güreşte Oltu’nun gururu oldular
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Kadına Şiddete Son
Erzurum Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü tarafından ‘Kadına Şiddete ...
ERVAK’tan Gençbank projesi
ER-VAK Gençlik) ve Toplum Gönüllüleri Vakfı tarafından birlikte yürütülen ...
Gülbey’den şok eden tespit
Gülbey, Ermeni lobisi ve Ermenistan Diaspora Bakanlığınca Rusya’nın Krasnodar’da ...
 
Erzurum’da internet erişiminde yüzde 5’lik artış
MAHMUT AKDAĞ-Kuzeydoğu Anadolu istatistik Bölgesinde internet erişim oranı ...
Tarihin acı yüzü: Hiroşima ve Nagasaki
Amerika Birleşik Devletleri dünya tarihinde ilk kez 73 yıl önce Japonya'ya ...
Kırsalda tezek hazırlığı
Köylerde yaşayan ve hayvancılık yapan vatandaşlar kış mevsiminde ısınma ...
 
DOSİAD’tan Erzurum Araştırması
Doğu Anadolu Sanayici ve İşadamları Derneği (DOSİAD) Erzurum’da ekonomik ...
Erbaş’tan Diyanet TV açıklaması
Diyanet TV’yi ziyaret eden Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, sahih dini ...
Erzurum ILO projesinde pilot iller arasında
ILO tarafından yürütülecek projede Adana, Sakarya, Konya, Denizli, Samsun, ...
 
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurumspor’un Yeni Sezon Önceliği:

a. Ligde kalmak
b. Playoffa kalmak
c. İlk iki için mücadele


Sonuçları göster Anket arşivi
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeKünye FacebookFacebook TwitterTwitter Günün HaberleriGünün Haberleri