Seçimleri değerlendiren Erdoğan, "Ben milletimin bu noktada her şeyden önce işi zora sokmadan bitireceği inancındayım. Bu kararlılığı da özellikle gerek Bağcılar'da gerek Pendik'te gerek deprem bölgesinde gördüm. Milletim işi hiç zora sokmadan bitirecektir diye inanıyorum" cevabını verdi.
NE BAŞARISI VAR BU ADAMIN
Erdoğan, “Şimdi bakalım bay bay Kemal'e. Allah aşkına ya ne başarısı var bu adamın? Genel müdürlük yaptığı SSK'yı batırmış, genel başkanı olduğu partiye tek bir seçim kazandıramamış. Aldıkları birkaç belediye, orada da işlerin yürümediğini cümle âlem biliyor. ‘ dedi
BÖYLE BİR ŞEY OLABİLİR Mİ?
Erdoğan, "Öcalan'a özgürlük söz konusu olabilir mi?" sorusu üzerine, "Bizim kitabımızda böyle bir şey yok. Yani bunca insanı öldüreceksin, bunca insanın kanına gireceksin, ondan sonra da kalkıp buna özgürlük diyeceksin, böyle bir şey olabilir mi?" diye konuştu.
CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ
Önemli adımları yeni sistem sayesinde atabildiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Elbette sistem gerektiğinde dönüşüme, değişime, restore etmeye açık. Aksayan ya da eksik kalan yerlerini hızla tamamlamak da bizim görevimiz. ‘ diye konuştu
ESERLERİ YOK
Erdoğan, ‘Bugün CHP'nin elindeki büyükşehir belediyelerinde acaba Türkiye'nin iftihar edeceği eserleri var mı? Yok. 'Ya şunu da biz yaptık' diyebilecek eserleri var mı? Yani tutun şöyle köprülerden viyadüklere varıncaya kadar var mı? Ya biz Marmaray'ı yaptık, onun önünü kesmeye çalıştılar.’ dedi
“YENİ BİR ADIM DAHA ATIYORUZ”
TCG Anadolu'nun Türkiye'yi denizlerde çok güçlü bir noktaya taşıyacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yeni bir adım daha atıyoruz, görüşmeleri yapıyoruz. Bunun bir misli büyüğünü daha inşa edeceğiz. Bu bizim kendi tersanemizde üretildi" dedi.
TCG ANADOLU
TCG Anadolu ile dünyanın her köşesinde askerî ve insani operasyon yapılacağına dikkati çeken Erdoğan, "Egemenliğimiz için bundan daha önemli ne olabilir? Yani sen Akdeniz'e bununla çok daha rahat açılacaksın. Mavi Vatan aynı şekilde. Bunlar anlardan da anlamazdan da konuşuyorlar. ‘ dedi
ORTAK YAYIN
CNN Türk-Kanal D ortak yayınına konuk olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çankaya Köşkü’nde gerçekleştirilen canlı yayında, Türkiye ve dünya gündemine dair gelişmeleri değerlendirdi.
Seçim beyannamesinin en büyük bölümünü afetlerle mücadelenin kapsadığı belirtilerek, "İstanbul dahil olmak üzere tüm Türkiye'nin güvenli hâle getirilmesi için nasıl bir yol haritanız olacak?" sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, asrın felaketinin yaşandığı 6 Şubat'ın afetler konusunda bir milat olduğunu söyledi.
Depremde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara şifa dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, kararlı adımlar atılmasının şart olduğunu kaydetti.
İktidara gelmeden önce eğitim ve sağlık konularını en önemli başlıklar olarak öne çıkardıklarını, bugün sağlıkta dünyada en ileri ülkelerle yarışır hâle gelindiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin özellikle şehir hastaneleriyle örnek bir ülke hâline geldiğini ama daha güçlü ve kararlı adımlar atılması gerektiğini dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan öncelikle deprem bölgesindeki vatandaşların sağlam konutlara yerleştirilmesi gerektiğini belirtti.
Belediye başkanlığından itibaren dikey mimariye her zaman karşı çıktığını, hep yatay mimariyi savunduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şu anda dikey mimarinin karşısında olan bir cumhurbaşkanı olarak yatay mimari konusunda öyle zannediyorum ki artık vatandaşlarımız da bizim bu tezimizi kabullenir duruma geldi" diye konuştu.
“DEPREM BÖLGESİNDE EVİ YIKILAN VATANDAŞLARIM BİZE GÜVENSİNLER”
Depremin ardından yapım sürecine başladıkları konut ve köy evi sayısının bugün itibarıyla 100 bine ulaştığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplamda 600 bin konut ve köy evi inşa edeceklerini, bunların 319 bininin 1 yıl içinde tamamlanıp vatandaşlara teslim edileceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, köy evlerinin bir kısmını da bayrama kadar tamamlayıp teslim etme durumuna geleceklerini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Devletimiz hamdolsun böylesine büyük bir felaketin ardından 50-60 gün içerisinde bu konutları teslim eder noktaya gelme tezini Van'da ispat etti. Bingöl'de, İzmir'de ispat etti. Kütahya'da, Malatya'da, Elazığ'da, oralardaki afetlerde ispat etti. Antalya, Manavgat, Muğla, buralardaki afetlerde ispat etti. Aynı şekilde Karadeniz'de ispat etti. Biz bunları ispat etmiş bir iktidarız. Söz vermişsek bunu yaparız. Deprem bölgesinde evi yıkılan vatandaşlarım bize güvensinler, inansınlar her birini en kısa zamanda sağlam, dayanıklı konutlara yerleştireceğiz" ifadesini kullandı.
“SAĞLIKSIZ YAPI STOKU ORTADAN KALDIRILACAK”
Bir yandan da Türkiye Ulusal Risk Kalkanı modelinin devreye alındığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu modeli gelecek dönemde yer alan çalışmalar için yeni yol haritası olarak kabul ettiklerini söyledi.
Üniversitelerle bu konuda müşterek bir çalışmanın içerisine girdiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, yapılan üç toplantıyı hatırlattı ve bu çalışmayı belli aralıklarla sürdüreceklerini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle konuştu: "Tabii kolay değil; deprem, sel, yangın, kuraklık, bütün bunlar afetlerin çeşitleri olarak hep önümüzde, buna da her zaman hazırlıklı olmamız lazım. Zemin artı 3, bilemedin 4, bunlar en ideal yapı çeşitleri. Bir de tabii buralarda hafif malzemeler kullanmak suretiyle yapılacak olan bu konutlar bizi daha güvenli hâle getirecektir. Bunun yanında ayrıca çelik konstrüksiyon bu çalışmaların içerisinde önemli yer tutuyor. Bilhassa 1999 öncesinde yapılan binaların risk analizini yapmaya başladık ve bunları yoğun bir şekilde çalışarak bitireceğiz. Hakkaniyete dayalı bir dönüşümle de sağlıksız yapı stoku ortadan kaldırılacak. Yeni yerleşim alanları tespit edilecek, denetimler sıklaştırılacak. Bütün bu konularda çalışmalarımızı sürdürüyoruz."
“İSTANBUL'DA TOPLAM 220 BİN BİNA VE YAKLAŞIK 1,5 MİLYON BAĞIMSIZ BÖLÜM RİSK ALTINDA”
İstanbul'un ayrı bir önem taşıdığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İstanbul'un 39 ilçesinde tüm risk unsurlarını ele alacak şekilde bir harita çıkardık. Bugün İstanbul'da yaklaşık 1,2 milyon bina ve 5,9 milyon konut bulunuyor. Gördük ki İstanbul'da toplam 220 bin bina ve yaklaşık 1,5 milyon bağımsız bölüm risk altında. Bunlardan 300 bininin acil dönüşmesi gerekiyor" diye konuştu.
Vatandaşın devlete inanması, güvenmesi gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "vatandaşların kentsel dönüşüm yapılırken muhalefetin 'Bu kentsel dönüşüm değil, rantsal dönüşüm.' propagandalarına kesinlikle aldanmaması gerektiğini" bildirdi.
Konuya ilişkin bir örnek paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle devam etti: "İstanbul'da ben Üsküdar Burhaniye'de oturuyordum. Orada süratle kentsel dönüşüme girdik. Küplüce'de, Ferah Mahallesi'nde, yani Çamlıca Camii'nin altındaki bölümlerde kentsel dönüşüme başladık ve bizim davetimize icabet edenler binalarını gerçekten yıktırdılar. Çünkü biz onlara 'Kiralarını vereceğiz.' dedik verdik. 'Nereyi beğeniyorsanız oralara yerleşin ve biz evlerinizi yaptıktan sonra gelip buralara döneceksiniz.' dedik. Bize 'Evet.' diyenler şu anda hâllerinden çok memnun, 1'e 5, 1'e 10 fiyatları arttı. Bundan 15 gün, 1 ay önce yolumu kestiler, 'Başkanım biz yanlış yaptık, ne olur gelin bizimkileri de yıkın'. 'Ben size dediğim zaman bunu yapsaydınız sizin binalarınız da bitmiş olacaktı, siz de oralara yerleşmiş olacaktınız'. Şimdi, 'Yanlış yaptık, gelin bizim buraları da yıkın'. Belediye başkanıma da gerekli talimatı verdik, şimdi onlarda da aynı çalışmalar başladı. Ama şimdi orada yapılan binaları bir görseniz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Peki bay bay Kemal ne diyordu? Diyor ki benim için, 'Boğaza nazır binalarımızı yıktı'. Yahu sorsan Küplüce neresidir, Ferah Mahallesi neresidir, inanın buraları bilmez, Burhaniye neresidir bilmez. Şu anda oradaki binalar, herkes hâlinden mutlu, memnun. Zemin artı 3, zemin artı 4 orada binaları yaptık. Hakikaten gören 'Keşke ben de buradan bir yer alabilseydim.' Der” diye ekledi.
Buranın geniş bir alan olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şu anda da oranın havası, hele şimdi bir de çevre, peyzaj, ağaçlandırma, bu çalışmalar da bir taraftan devam ediyor ve her geçen gün daha da güzel bir hâl alıyor. İnanıyorum ki bitince muhteşem olacak. Aynı durum Kadıköy ile Üsküdar ilçelerinin ortak bölgesi olan yerde oldu. O da tabii çok çok ilginç bir yer. Orada mesela Kadıköy Belediyesiyle maalesef uyum sağlanamadığı için orası hâlledilemedi, sonunda kabul ettiler ve orada da başladı" diye konuştu. Buranın yapımını da Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının üstlendiğini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Orası da süratle gelişti ve inanıyorum ki orası da yine muhteşem olacak" dedi.
“REZERV ŞEHİRLER”
İstanbul'da rezerv şehir kurulmasına ilişkin takvimlendirme olup olmadığı sorusuna karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: "Rezerv şehir derken herhalde siz Kanal İstanbul'un sağını solunu kastediyorsunuz. Şimdi Kanal İstanbul ile birlikte o rezerv şehirler meydana çıkacak. O rezerv şehirler meydana çıktığı anda yoğun şekilde oralarda konut inşaatları başlayacak. Bu kentsel dönüşümü kabul eden, örneğin Avcılar'da kabul eden vatandaşlarımıza biz o rezerv şehirlerden yer vereceğiz, onları oralara çekeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, imar affına ilişkin bir soruya ise "Bu işin affı olmaz" cevabını verdi.
Rezerv şehirler konusunda "Yeni bir nüfus mu gelecek İstanbul'a?" sorusu üzerine de Cumhurbaşkanı Erdoğan, belediye başkanlığı döneminde İstanbul'a girişlerle ilgili vize önerisini dile getirdiğini hatırlattı. Buna tepki gösterenlerin dünyayı tanımadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun Londra'da uygulandığını, şehre belli şartlarda girildiğini anlattı.
İstanbul'un o dönemde 8 milyon olan nüfusunun şimdi yaklaşık 16 milyona ulaştığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti: "O gün bunu söyleyenler şehircilik nedir, göç nedir, bunlardan haberleri yoktu ve o gün bizim iddialarımız şimdi haklılığı getirdi. Eğer bizim o zamanki dediklerimize saygı duyulmuş olsaydı, o günkü planlamalarımız çok daha güçlü olacaktı ve o planlamalar neticesinde de İstanbul'a gelenler önce 'İş buldun mu, gerçekten belli imkâna sahip misin, akraban vesairen var mı?' Bu şekilde sorularak gelecekti. Vizeye tabi oldukları için de öyle İstanbul'a herkes giremeyecekti. Ama şimdi öyle olmadı, rahatlıkla herkes İstanbul'a geliyor, giriyor. Dolayısıyla İstanbul'un nüfusu bu rakamlara ulaştı. Bir de kaçak yapılaşma çok ileri derecede, bu kaçak yapılaşma da tehdit ediyor. Bunları yaparken de maalesef zemin etütleri yapılmıyor veya yapanlar dikey mimariyle özellikle vurgun vuruyorlar, çünkü oradan rant elde edecekler, bunun adı rant ekonomisi ve buna tabii fırsat vermemek gerekiyor."
"Rezerv şehirler kuracağız" sözünden "İstanbul'a asla yeni bir nüfus gelmeyeceğinin mi anlaşılması gerektiğinin" sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Asla gelmeyecek" ifadesini kullandı ve şöyle konuştu: "Rezerv şehir şudur, mevcudu bir yerden bir yere naklederek o mevcudun da zemin tahlillerini yapıp oralara müdahale... Şimdi biliyorsunuz, Avcılar aslında sağlam bir zemin değildir. Tehdit eden bir zemindir. Yani Avcılar'dan al Beylikdüzü vesaire o tarafa doğru oralar hep sıkıntılı yerlerdir. Zaten denize yakın bölgeler her zaman için çok çok sıkıntılı bölgeler."
"Oradaki nüfusu rezerv bölgeye taşıdığınızda Avcılar'a yeni bir nüfus gelmeyecek" denilmesine karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hayır. Gelebilir, şöyle gelebilir, yani siz orada hakikaten bütün zemin etütlerini vesaire yapmak suretiyle sağlam bir zemin Avcılar'da varsa -ki vardır- o sağlam zeminde bir yapılanmaya gider ve orada kentsel dönüşümü yaparsınız" açıklamasında bulundu.
"O zaman seyreltilecek oradaki nüfus" sözlerine karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan, "O kadar. Seyreltme zaten şart. Onu yaparsak kentimizi sağlama alırız" dedi.
“HEP YENİLİKTEN VE GELİŞMEDEN YANA OLDUK”
AK Parti'de, 28. Dönem Milletvekili aday listesindeki değişime işaret edilerek, "Bu değişim neden yapıldı, neden ihtiyaç duyuldu? Listelerde göremediğimiz bazı isimler var, bu isimleri kabinede ya da yerel yönetimde görecek miyiz?" sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti'yi kurduklarından bu yana hep yenilikten ve gelişmeden yana olduklarına dikkati çekti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, parti olarak dinamizmlerini de buradan aldıklarını söyleyerek, "Biz sıradan bir parti değiliz. Kongrelerimizde hep hücre yenilenmesi adı altında değişimlere gittik. Şimdi bu yenilenmeyi Meclise de yansıtmak istedik. En az üç dönem görev yapmış olan arkadaşlarımızdan böyle bir dönüşüm, değişim yapalım dedik" şeklinde konuştu.
"Hiç bir istisna yapmadınız değil mi?" sorusuna karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hayır. Ara vermişse ayrı ama ara vermemişse değişime gittik. En yakın mesai arkadaşlarımda dahi bu adımı attık. Sağ olsun hiçbirisi de bu konuda 'niçin bizi yana koydun' demiyor. Ama hep senin yeni bir görevi var veya var olan bir görevi var. Bundan sonraki süreçte de bu tür görevler olmayacak diye bir şey yok. Eğer biz bir dava isek, öyle bakmışsak bu işe, o zaman zaten bugün burada, yarın bir başka yerde bu işi devam ettireceğiz" ifadesini kullandı. Erdoğan, siyasi mücadelenin içinde tecrübenin önemli bir yerinin bulunduğunu, tecrübelilerle siyasi hareketi, parti çalışmalarını çok daha önemli bir şekilde sürdüreceklerini vurguladı.
“BÜTÜN DEMOGRAFİK YAPIYI MASAYA YATIRMAK SURETİYLE TESPİTLERİ YAPTIK”
Çalışmaları sırasında her seçim bölgesine, her adaya ilişkin kapsamlı değerlendirmelerinin olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Bölgenin nüfus yapısından hassasiyetlerine, kadın ve genç temsiline kadar bütün demografik yapıyı masaya yatırmak suretiyle biz bu tespitleri yaptık. Mesela alt komisyonlarımızın çalışmalarını üst komisyonda değerlendirdik ve nihai karara öyle vardık. Bizim en üst komisyon ki başkanlığımda toplanmıştır, burada yaptığımız toplantılarımızda da yine bütün elemine edilerek önümüze gelen tabloyu orada da gözden geçirdik. Karşımızda haritalar ve bu haritaların karşısında demografik yapı, nüfus, seçmen sayısı, bütün bunları tabloya yatırdık ve bütün bunlara rağmen bir atlama olmuşsa gerekirse yine geri döndük. Eksiklerimiz, hatalarımız filan da olmuş olabilir. Doğrudur. Ama hassasiyetle buna dikkat ettik ve tespitlerimizi de buna göre yapmış olduk. Bütün bunlara rağmen çok da az olsa bazı hatalarımız bazı illerimiz de olmadı değil, oldu."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Düzeltme şansı yok değil mi?" sorusuna karşılık, 14 Nisan Cuma sona erecek siyasi partilerin aday listeleri ile bağımsız adayların başvuru evrakındaki eksiklikleri tamamlamaları için verilen süre ile bağımsız adayların adaylıktan vazgeçmeleri için belirlenen süreye işaret etti.
“BİZ, DEVLET NASIL YÖNETİLİR BUNU BİLEN BİR HAREKETİZ”
Yeni dönemde cumhurbaşkanı yardımcısı ve bakanların sayısında bir değişiklik olup olmayacağı ile milletvekili adayı gösterilen bakanların seçimden sonra yeniden kabinede yer alıp almayacağı sorusunu cevaplayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sistem böyle bir şeye gerek duyulursa zaten adım atmaya müsait. Ama biz kalkıp da şu anda CHP zihniyetinin yaptığı uygulamayı asla yapamayız. O bizim temel ilkelerimizle de ters" dedi.
"Hangi uygulama?" sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, altılı masadaki genel başkanların her birine cumhurbaşkanı yardımcılığı verileceğine ilişkin sözleri hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizim o kadar bol keseden atmak gibi bir anlayışımız yok. Biz, devlet nasıl yönetilir bunu bilen bir hareketiz. Bunu da başarıyla 2014'ten bu yana zaten yaptık. Demek ki bir cumhurbaşkanı yardımcısıyla bu iş yürütülüyor. Öbür tarafta da daha önceye gidelim. Başbakanlığım döneminde, 36 bakanla devraldım. Biz onu 17'ye kadar hatta 15'e kadar düşürdük. Cumhurbaşkanlığımız döneminde de bir cumhurbaşkanı yardımcısı, 17 bakanla işleri aldık, tıkır tıkır da yürütüyoruz" diye konuştu.
Koalisyon dönemlerinde 36 bakanın bulunduğunun aktarılması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Orada da ulufe dağıtıyorlar. Onu, onu yanında tutabilmesi için ne yaptılar? Bol bol devlet bakanlığı ihdas ettiler. Peki, bir işe yarıyor mu? Hayır, bir işe yaradığı yok. Şimdi mesela geliyorlar bize teklifler yapıyorlar. Diyorlar ki şu kurumu, bu kurumu bakanlık yapsak. O kurum, şu anda kurumsal olarak personeliyle A'dan Z'ye her şeyiyle yürüyor mu yürüyor. Niye kalkıp bunu bakanlık haline getireceksin? Mesele işin yürütülmesi değil mi yürütülmesi" yorumunda bulundu.
"Koltuk lazım demek ki" değerlendirmesine karşılık da Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Mesele o. Koltuk ver ki sana sadık olsun. Daha da ileri gidiyorlar. İşte, 'Cumhurbaşkanım size bağlasak.' Zaten hepsi bana bağlı değil mi? Hepsi bana bağlı. Bunların hepsini de cumhurbaşkanı olarak yürütmek durumunda değil miyim? Yürütmek durumundayım" ifadelerini kullandı.
“FİNANSIN EN İDEAL ŞEKİLDE YÖNETİLMESİNİN ÖRNEKLERİNİ VERDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, altılı masanın, bir taraftan "israf" derken, öbür taraftan israf için yeni yollar aradıklarını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Çünkü ulufe dağıtırsan sana sadık olur havasındalar. Ama bizim böyle bir derdimiz yok. Bu ülkeye bir daha o karanlık koalisyon dönemlerinin kirli bakanlık pazarlıklarını, meşhur Güneş Motel sendromlarını yaşatmak istemiyoruz. Bunlar şimdi ne yaptılar? Güneş Motel yerine ya partilerin merkezlerini aldılar veya Ahlatlıbel'de şurada, burada filan yeni yeni yerler ihdas ettiler, oralarda bu pazarlıkları yaptılar. Ama biz böyle şeylerin içerisine ülkemizi sokmadık sokmayacağız. 'İsraf' diyorlar. Asla, bizim kitabımızda israf yok. Tam anlamıyla finansın en ideal şekilde yönetilmesinin örneklerini biz verdik. Eğer bunun başarılı şekilde örneklerini veremeseydik şu deprem felaketinin altından kalkamazdık. Eğer biz bugün deprem felaketinin altından rahatlıkla kalkabiliyorsak, finans yönetimini başarıyla yürüttüğümüz içindir. Şu anda biz finans yönetiminde başarılı bir ülkeyiz."
“BUNDAN SONRAKİ SÜREÇTE ÇOK DAHA GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE YOLUMUZA DEVAM EDECEĞİZ”
IMF'ye olan 23,5 milyar dolarlık borcu iktidara geldiklerinde ödediklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "IMF'nin temsilcileriyle otellerde konuşan kimdi? CHP'nin yöneticileriydi. Biz 23,5 milyar dolar borçla devraldığımız IMF'yi 2013 yılında sıfırladık ve IMF'yi gönderdik. Şu anda o masanın etrafında olanlardan bir tanesi de, malum her yıl sonu Davos'ta bir araya gelinir, o zaman o da benim yanımda Davos'a gelmişti. O zamanki IMF'nin başında olan zatla orada bir görüşme yaptık. Dedim ki siz, bize memurlarınızı gönderebilirsiniz ama memurlarınız bize siyaseten akıl vermeye değil, sadece gelir, bütçe tahlillerini yapar, alacağı taksitini alır ve gider ama bize yön veremez. Çünkü Türkiye'yi yöneten benim, siz değilsiniz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “2013'te biz bunlarla işi bitirdik. Ondan sonra kaç kere CHP, hep meydanlarda, 'IMF ile ilişkiler tekrar kurulmalı' gibi bütün bu propagandaları yaptı. Biz kurduk mu? Kurmadık, kurmayız. Asla kimseye de tavsiye etmem. Çünkü IMF'ye eğer uçkuru kaptırırsanız yandı keten helva. Mesele o zaman 27,5 milyar dolar bizim Merkez Bankası döviz rezervimiz vardı. Başbakanlığım döneminde 135 milyar dolara kadar biz Merkez Bankası döviz rezervimizi yükselttik. Şu anda yine 3 haneli rakamlara yeniden döndük. İnşallah o rakamları yeniden yakalayacağız. Ama şu anda Merkez Bankamız hamdolsun muhtaç değil. Rahatlıkla o da finansı yönetebilir durumda. Bundan sonraki süreçte çok daha güçlü bir şekilde yolumuza devam edeceğiz. Ama bunlar israf ekonomisinin olmadığı ama verim ekonomisinin hayatta olduğu bir kabinenin, bir yönetimin icraatıdır. Bizim zaten tezimiz de israf ekonomisi değil, tüketim ekonomisi değil, verim ekonomisi” diye ekledi.
"Kabinede bakan sayısının, cumhurbaşkanı yardımcısı sayısının artmasını israf ekonomisi olarak mı görüyorsunuz?" sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunların hepsinin "israf ekonomisi" olduğunu belirtti.
“KAMU MALİ DİSİPLİNİNDEN TAVİZ VERMEDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: "Biz geldiğimizde kişi başı millî gelir 2 bin 600 dolardı. Ama şu anda 10 bin 600 dolara çıktı. Her bakan şu anda çok verimli çalışmaların içerisinde. Şu anda bizim Ticaret Bakanlığında ihracatı aldığımızda, ihracatta hamdolsun patlamamız var. Şu anda 240 milyar doların üzerine çıktık, daha da tırmanıyor, daha da iyi olacak bütün bu zor şartlara rağmen. Ama kamu mali disiplininden taviz vermedik. Türkiye bu şekilde büyüdü, zenginleşti. Bizim bir tezimiz var. 'Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyüme.' Şunu yapıyor musunuz, yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz. Sağ olsun kabinedeki arkadaşlarımın hepsi görevlerine sıkı sıkıya sadıklar.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Depremde arkadaşlarımızı gönderdiğim bölgelerde, canhıraş bütün bakan arkadaşlarım yoğun çalışma içerisinde oldular ve hepsi evlerini falan unuttular, çalışmalarını yürüttüler ve şimdi de kendilerine ikinci bir talimat. İkinci talimat da her bir arkadaşıma, seçim bölgelerinde görevler verdim. Şimdi onlar da o seçim bölgelerini inanıyorum ki hallaç pamuğu gibi atacaklar ve oralardan da gümbür gümbür inşallah gelecekler” dedi.
“BU TÜR BİR YOLLA SİYASİ MÜCADELE VEYA DEMOKRASİ MÜCADELESİ VERİLEMEZ”
CHP'yi ve Millet İttifakı'nı koltuk pazarlıkları üzerinden eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "14 Mayıs'ta bütün tabloyu göreceğiz. Bu bir defa siyasi ahlakın iflasıdır. Bırakın, herkes rüştünü ispat etsin. Bu tür bir yolla siyasi mücadele veya demokrasi mücadelesi verilemez. Şu anki durumlarda kavgalar, gürültüler vesaire, her şey çıkıyor ortaya. Temenni ederiz ki 14 Mayıs'ta da herkes buradan öyle ya da böyle nasibini alacaktır. Cumhur İttifakı bunlara en güzel siyasi ahlak dersini verecektir" ifadelerini kullandı.
Cumhur İttifakı'nı oluşturan partilerin kendi isimleriyle seçime girmesinin avantaj olup olmadığının sorulması Cumhurbaşkanı üzerine Erdoğan, şunları söyledi: "Onun takdiri bize ait değil. Onun takdirini biz yaparsak Cumhur İttifakı içerisinde yer alan liderlere müdahil oluruz. Bu, Cumhur İttifakı içerisindeki arkadaşlarımızın kendi takdiri. Yani kendi logosuyla girmek veya Cumhur İttifakı içerisinde bizim logomuzun altında girmek, hepsi kendi takdirleri. Bu bakımdan bizim Millet İttifakı ile benzer yanımız hemen hemen hiç yok. Sadece malum HÜDA PAR bu konuda bizim logomuzla giriyor. Mesajlar bakımından Cumhur İttifakı'nın içerisindeki partilerle de bu ittifakımızı koruyacağız."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Millet İttifakı'ndaki Cumhurbaşkanı yardımcılıkları ve bakanlıklarla ilgili yapılan pazarlıkları eleştirerek seçimi kaybetmeleri hâlinde Millet İttifakı'ndaki partilerin genel başkanlarının parlamento dışında kalacağına dikkati çekti.
Katıldığı açılış törenlerinde halkın ilgisini net gördüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Benim her zaman bir tezim var; meydanların dilini mevcutların içerisinde herhalde en iyi bu fakir anlar. Bu açılışlar, bizim doğal mitinglerimizdir. Meydanların dili bize 'Yürüyün' diyor, 'Yürüyeceksin, millet yürüyecek arkadan' diyor. Şu anda meydanlarda bunu görüyorum. Bunu Bağcılar'da, Pendik'te gördüm. Burada bir tecrübe var" diye konuştu.
"Siz ilk turda bu iş biter mi diyorsunuz, ikinci tura kalma ihtimalini gözetiyor musunuz?" sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ben milletimin bu noktada her şeyden önce işi zora sokmadan bitireceği inancındayım. Bu kararlılığı da özellikle gerek Bağcılar'da gerek Pendik'te gerek deprem bölgesinde gördüm. Milletim işi hiç zora sokmadan bitirecektir diye inanıyorum" cevabını verdi.
“TÜRKİYE BU SEÇİMLE BİRLİKTE BATI'YA BİR MESAJ VERECEK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14 Mayıs'taki seçimlerin yurt dışından da yakından takip edildiğinin belirtilip bu ilginin nedeninin sorulması üzerine, şunları söyledi: "Bu, Türkiye'nin dünyadaki yerini göstermesi bakımından çok önemli. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinden (AKPM) bir grup gelmiş. 'Binali (Yıldırım) Bey ile görüşsünler' dedim. Fakat Binali Bey, 'Bunlar bizimle otelde görüşmek istiyorlar' dedi. Bunu üzerine 'Biz CHP değiliz, bunlarla bu tür görüşmeleri CHP yapabilir ama bunlar bizimle görüşmek istiyorsa daha önce bunlarla seçim karargâhında görüştük, gelsinler partide görüş. Bizim otelde ne işimiz var.' dedim. Türkiye ile ilgili Batı'nın hesapları var. Şu anda (Emmanuel) Macron'un durumunu görüyorsunuz. Macron'un Çin seyahatinin acaba perde arkası nedir? Amerika ile ilişkilerdeki durum nedir? Macron niçin Çin'e gitti? Çok mu muhabbeti vardı? Bu soru işaretlerinin cevabını, o dosyanın ara yapraklarında neler olduğunu inceleyip görmek lazım. (Marine) Le Pen, şu anda Macron'un önüne geçmiş. Nasıl oldu bu? Demek ki grafiklerde bir değişim var.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye bu seçimle birlikte Batı'ya bir mesaj verecek. Bu mesajı çok iyi değerlendirmemiz lazım. Bu ülke artık terörle mücadele ederken de ekonomi politikalarını belirlerken de 'Batı ne der' diye bakmıyor. Bizim böyle bir derdimiz var mı? Yok. Biz şimdi işimize bakıyoruz. Savunma sanayiinde yerlilik oranı yüzde 20'den yüzde 80'e çıktıysa bu, bir başarının adımıdır. Batı dikkat ederseniz, Erdoğan'a karşı olduğunu söylüyor. Erdoğan'a karşı aldıkları bu cephe milletimize karşı aldıkları bir cephedir. Benim milletim bu oyunu 14 Mayıs'ta bozacaktır. 14 Mayıs adeta bir kırılma noktası olacaktır. Bu kırılma noktasıyla da Türkiye'yi yeniden kendi çizgilerine kim çekecekse onlar, onlara mavi boncuk dağıtıyor."
Türkiye'deki seçimleri İslam âleminin de yakından takip ettiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İslam âleminden görüştüklerim, Afrika'dan görüştüklerim, hepsi bize '14 Mayıs ne âlemde?' diye soruyor. Bugün Özbekistan Cumhurbaşkanı ile görüşmemiz oldu, Azerbaycan'dan sonra bir Togg'da Özbekistan'a gönderdik. Öyle mutlu, öyle mutlu ki, çok beğenmiş. 'Siz bizim yolumuzu açıyorsunuz' diyor. Bize 'İHA'lar SİHA'lar gönderdiniz, şimdi de Togg. Bunun kullanımı çok çok rahat' diyor."
TOGG
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Togg'un fabrikasının olmadığı iddiasına ilişkin soru üzerine, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ile fabrikayı gezme teklifinde bulunduğunu, fakat Kılıçdaroğlu'nun fabrikaya gelmediğini söyledi.
Kılıçdaroğlu'nun, Togg Yönetim Kurulu Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile gezerse bu teklifi kabul edebileceğini söylediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu beyanın özel bir nedeni olup olmadığının sorulması üzerine, "Teknoloji Bakanı Varank benim adım orada olacak. Bu tabii onu rahatsız ediyor. Fabrikanın yerini bilmiyor. Üretime inanmıyor. Kime satacaksınız? Nasıl satacaksınız? Millet sırada, şu anda herkes sırada" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kemal Bey'e de bir tane Togg hediye etmeyi düşündünüz mü?" sorusu üzerine, ödemesini yaparsa Kılıçdaroğlu'nun da bu araçtan alabileceğini söyledi. "Togg için faizsiz özel bir kredi olabilir mi?" sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: "Öncelikle kamu bankalarımız niye var? Elbette Togg ile kampanya yapma noktasında kamu bankaları için bu iyi bir fırsat olacaktır. Buradan kendilerine çağrıda bulunuyorum, gerekirse tabii kendileriyle de bir ortak toplantı yapıp böyle bir zemini oluşturmaları hususunda inşallah bu adımı atmayı ben de düşünüyorum. Nasıl konutta böyle bir imkân hazırladıysalar, otomobilde de özellikle Togg'a yönelik böyle bir adım atılabilir. Tabii şu anda benim bütün endişem Togg'un araç yetiştirme noktasındaki durumu ne olur? Talep çok fazla. Ama bütün bunlara rağmen, şu anda Togg'un tüm yönetimiyle başta Sanayi ve Teknoloji Bakanım olmak üzere kendileriyle görüşmeleri yapıp, ondan sonra kamu bankalarımızı süratle bir araya getirip, çünkü önümüzdeki 7 yılda bir milyon Togg inşallah yollarda olacak. Bu ne demektir? Yani yollarda inşallah Togg'u görmek bize ayrı bir zevk verecek. Tabii bunları bir de tekâmül ettirmek, yani şu anda tabii bu akıllı araç. Bunun yanında güçlü bir motora da sahip. Kendileriyle doğrusu şunu da konuşmak istiyorum, o da şu, acaba Togg'un zırhlısını da yapabilir misiniz? Makam araçları için olabilir, iş adamları için olabilir. Yani bu bir taleptir. Mesela BMW'nin ilk zamanlar böyle bir durumu yoktu ama daha sonra BMW bu zırhlıyı da yaptı. Zırhlıda en iyileri olan şu anda Mercedes. O da sürekli olarak onu geliştirmenin, tekâmül ettirmenin gayreti içerisinde. Bakıyorsunuz mesela Maybach önce farklı çıktı, daha sonra Maybach bu zırhlı da bile yeni yeni geliştirmelerle yeni yeni adımlar attı. Şimdi Togg için de buna benzer bazı adımların atılmaması mümkün değil. Şimdi buradan tabii Gürcan Bey'e seslenmiş oluyoruz, bunun da çalışmasını mesai arkadaşlarıyla yapacaktır diye düşünüyorum."
“VATANDAŞLARIMIZ DA SEÇİMLERİN ÖNEMİNİ KAVRADI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sizce bu seçim kritik bir seçim mi? Bu seçimi diğerlerinden ayıran ve kritik yapan fark nedir?" sorusu üzerine, parti olarak 21 yılda girdikleri 15 seçimin hepsini kritik ve önemli gördüklerini söyledi. Cumhurbaşkanı seçiminde karşısında bulunan Kılıçdaroğlu'nun bu seçimlerin tamamında mağlup olduğunu, tüm bu yenilgilere rağmen doymayıp yine devam ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yenilgilerin bazılarını çizgiye getirmediğini gördüklerini aktardı.
"Şimdi 14 Mayıs seçimleri, bizim Türkiye Yüzyılı vizyonumuza ulaşmamız için hayati önemde. Bizim şu anda rakiplerimizden kaynaklanan bir şey yok, yani önemi oradan gelmiyor, önemi Türkiye Yüzyılı'ndan geliyor" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin son 21 yılda elde ettiği kazanımları, yapılan dev eserleri, getirilen hizmetleri heba etmek, yok etmek isteyen bir güruh bulunduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kim bu? Bu muhalefet. Hiçbir ideali, vizyonu, hedefi olmayan bu güruhun tek vaadi Türkiye vizyonumuzu hayata geçirmemize engel olmak. Önümüzdeki seçimin farkı ve önemi işte buradan geliyor. İnanıyorum ki vatandaşlarımız da bu seçimlerin önemini kavradı" diye konuştu.
“DEVLETTE DEVAMLILIK ESASTIR”
Muhalefetin şehir hastanelerine yönelik beyanlarını da eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ne diyorlar, işte hastanelerimizle, şehir hastanelerimizle ilgili 'Kimse gelip de bunlara talip olmasın.' Kim diyor bunu? Karşımızdaki aday. Hatta daha da ileri gidiyor, 'Yani bunlar alacaklarını dahi tahsil edemezler.' diyor. Devlette devamlılık esastır. Bu ifadeyi bir cumhurbaşkanı adayı nasıl kullanır? Seversin sevmezsin bu ayrı konu. Ama böyle bir alacağı varsa ihaleye girmiş almış bunu belli bir yere kadar getirmiş, tabii ki bunun ödemesini yapacaksın. Bir ülkenin güvenilirliği nereden gelir? İşte buradan gelir. Güvenilir olması için de Ahmet gitmiş, Mehmet gelmiş. Mehmet geldiyse ne yapacak, Ahmet'in bıraktığı yerden devam edecek. Ama bunlar bakıyorsun, ana muhalefet de yanındaki hanım da 'Biz bunları ödemeyiz.' diyor. Diyemezsin bunu. Ben buradan halkıma sesleniyorum, yani devletin devamlılığına leke sürecek, tüm dünyada ülkemizin itibarını zedeleyecek olanlara fırsat vermeyeceğinize inanıyorum."
“HUKUK DEVLETİNİN AHLAKİ ANLAYIŞINA UYGUN DEĞİL”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimin kritik olmasının nedenlerinden birinin, millî güvenlik olup olmadığının sorulması üzerine, "Millî güvenlik noktasında dediklerinize katılıyorum. Çünkü ne diyorlar, terörist başını bırakacaklarmış, Selo'yu bırakacaklarmış. Bu ülke bir hukuk devleti. FETÖ'nün içerideki uzantılarını bırakacaklarmış, KHK'dan suçları olanlar bırakılacakmış. Bu hukuk devletinin hukukiliği nerede? Bunu nasıl diyebilirsin?" değerlendirmesinde bulundu.
"Zaten sosyal medyada sürekli bir genel af isteği gündeme getiriliyor" hatırlatması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İşte bunların hepsi oy saikiyle yapılan şeylerdir. Yani 'Biz gelirsek işte bunları serbest bırakacağız, onun için oylar bize.' Bunu karşımızdaki şahıs kaç kere Meclis kürsüsünden haykırdı, söyledi. Ama biz hukuk devletinin içerisinde bunu oya tahvil etmek için bu tür vaatlerde bulunamayız. Bu hukuk devletinin ahlaki anlayışına uygun değildir" diye konuştu.
"Siz genel af düşünüyor musunuz?" sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, cumhurbaşkanlığı adaylığını genel af üzerine bina etmediğini belirterek, şöyle devam etti: "Ama bay bay Kemal buralardan ne elde ederim bunun gayreti içerisinde. Ülkeyi terör örgütlerine teslim etmeye gayret ediyorlar. Diyarbakır'da 51 yavrumuzun ölümüne neden olan Selo değil mi? Şimdi bu 51 yavrumuz, bunlar Kürt kardeşlerimiz, evlatlarımız değil miydi? Zaten Selo'nun kendisi aslında Kürt değil, Zaza'dır. Ama ne yapıyor, Kürt evlatlarımızın da ölümü üzerinden kendisine bir rant devşirmeye çalışıyor. Sokağa döktü ve 51 Kürt yavrumuz öldürüldü. Hatta araçla üzerinden çiğneyerek geçtiler. Bütün bu gerçekler ortadayken maalesef şu anda bakıyorsunuz bay bay Kemal de Meral Hanım da diğerleri de bunları dışarı çıkarmak için bu tür vaatlerde bulunuyorlar. Aynı şekilde FETÖ ile ilgili vaatleri de var. Nitekim şu anda listelerine de zaten bu tür isimleri de koydular, koyuyorlar."
Başbakanlık yaptığı hükûmetlerde görev alan bazı isimlerin, CHP'nin milletvekili adayı listelerinde bulunmasıyla ilgili soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Daha önce bunların söylediği bu sözler ve şimdi o denli hakaret eden, bırak bakan olmayı, 'Milletvekili dahi olamaz' dedikleri kişiyi şimdi ne yaptılar? Listelerinde en uygun yerlere koydular. Aynı şekilde diğer birkaç kişi için de bu tür ifadeleri var. Ama şimdi en uygun yerlere yerleştirdiler. Şimdi bunlar diyelim ki bize ihanet ettiyse, şimdi demek ki ihanet sırası onlarda. Onlara da gereken ihaneti yapacaklardır. Yani onlardan farklı bir şey bekleyemezsiniz. Bizim de onlardan zaten beklediğimiz bir şey olmadığı gibi de yani gitmek isteyene zorla 'Dur' demedik, demeyiz ve kapıyı açtık. Çünkü bunlar dış mihrakların siparişiyle bir araya gelen kuklalar" ifadelerini kullandı.
“AİLE KURUMUNA ÖZEL ÖNEM VERİYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gençler Türkiye'yi terk ediyor, Türkiye'de durmak istemiyor" şeklindeki yorumların anımsatılması üzerine bunların hepsinin yalan olduğunu söyledi.
Seçilme yaşını 18'e indirdiklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14 Mayıs'ta yapılacak seçimlerde adaylarından bir veya ikisinin 18, birisinin de 19 yaşında olduğunu ve 30 yaş altı 25 adaya listelerde yer verdiklerini anlattı. Gençlerle ilgili projelerinin hazır olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Kamuya işe alımlarda, sınavlardaki başarı sıralamasını esas alarak bu konudaki tereddütleri de gideriyoruz. Aslında pek çok alanda işe alımlarda bu yöntemi zaten şu anda uyguluyoruz. Her yıl on binlerce gencimiz ve engellimiz bu şekilde işe başlıyor. Mülakatların sebebi de kurumların ihtiyaçlarına en uygun insan kaynağına erişme gayesidir. Gereksiz tartışmaların içine düşmemek ve gençlerimizin kafasında herhangi bir soru işareti bırakmamak için zorunlu bazı alanlar dışında başarı sıralamasıyla işe alımı esas hâline getireceğiz. Üniversite öğrencilerimizin aldıkları ilk bilgisayar ve cep telefonundan vergiyi kaldırıyoruz. Aile kurumuna özel önem veriyoruz. Bunun için de gençlerimizi aile kurmaya teşvik ediyoruz. Yeni evlenen çiftlere 2 yılı geri ödemesiz 48 ay vadeli 150 bin lira faizsiz evlilik kredisi vereceğiz. Bunun için 'Aile ve Gençlik Bankası' kuracağız. Kaynağı soracaklar ya, keşfini yaptığımız doğal gaz ve petrol gelirleriyle kurulacak bu banka ile gençlerimizi her alanda destekleyeceğiz."
“KENDİ İŞİNİ KURMAK İSTEYEN GENÇLERİMİZİN HİBE VE TEŞVİK PROGRAMLARIYLA YANLARINDA OLACAĞIZ”
Bunun örneğini Norveç'in yaptığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Kendi işini kurmak isteyen gençlerimizin hibe ve teşvik programlarıyla yanlarında olacağız. Gençlerimiz hayal kursunlar, onların hayallerini gerçekleştirecek iktidar görevi başında. Bu Cumhur İttifakı'dır. Şartların zorluğu, imkânların kıtlığı onları korkutmasın. Biz her şart altında gençlerimizin yanındayız, destekçileriyiz. Ben uygulamanın başında olan bir insan olarak konuşuyorum. Karşımdaki bay bay Kemal'in uygulamada yeri neresi? Onun yeri geçmişte biliyorsunuz SSK idi. SSK'yi ne hale getirdiğini rahmetli Savaş Ay hayatta olsa da tekrar anlatsa. Ne hale getirdi SSK'yi biliyorsunuz? Onun batırdığı, bitirdiği felaket olan o SSK'yi biz tamamıyla ele aldıktan sonra bütün hastanelerimiz pırıl pırıl oldu, şehir hastaneleriyle ayrı bir devrim yaptık, eğitim hastaneleriyle ayrı bir devrim yaptık ve şu anda dünya bizim bu hastanelerimizi gördüğü zaman diyorlar ki 'Gerçekten takdire şayansınız'. Hatta birçok ülke üst düzey kendi hastalarını bize gönderiyor. Şu anda Ankara'da mesela bizim gerek Etlik gerek Bilkent, bu iki tane şehir hastanemiz muhteşem. Her ikisinin de şu anda yatak sayısı itibarıyla olsun, odalarıyla olsun örnek bir durumları var."
“ŞEHİR HASTANELERİMİZİ YAYGINLAŞTIRACAĞIZ”
İstanbul'da Başakşehir Çam ve Sakura Hastanesi, Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum Hastanesi ve Prof. Dr. Feriha Öz Acil Durum Hastanesinin bulunmaması hâlinde Kovid-19 salgınında işlerin zor olabileceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda Türkiye'nin 19 ayrı yerinde şehir hastanesi olduğunu belirtti ve "Her büyükşehre bir defa bir tane şehir hastanesini kuracağız. Cumartesi günü inşallah Kocaeli Şehir Hastanesini açıyoruz. Şu anda hasta alımına başladı. Ardından İzmir hazır şu anda, İzmir'i açacağız. Bütün bunlarla beraber bu şehir hastanelerimizi de yaygınlaştıracağız" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehir hastanelerini yap-işlet-devret modeliyle yaptıklarına işaret ederek, ayrıca şehir hastanelerinin alt segmenti olan eğitim hastaneleri de olduğunu ifade etti.
"Kamuya alımlarda mülakatı kaldıracağınızı açıkladınız. Bu ne zaman başlayacak?" sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şu anda tabii ki bugün, yarın denilmez. Ne zaman? Seçim bitecek. Seçimden sonra inşallah yeni dönemde, yeni planlamayla bunun adımlarını atmış olacağız. Burada zaten biz bu ülkeyi yine gençlerimizle büyütüp kalkındıracağımıza göre bir kez daha buradan söylüyorum, biz gençlerin çağının âdeta misafiriyiz" cevabını verdi.
“AMACIMIZ AİLE YAPIMIZI, AİLE BİRLİKTELİĞİNİ VE EVLATLARIMIZI KORUMAK”
"Aile Koruma Kalkanı" ile ev hanımlarının emekli olmasının yolunun nasıl açılacağı sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aile Koruma Kalkanı programının, aileyi güçlendirmeye yönelik yenilikçi mekanizmalarından sadece biri olduğunu ve programın ilk aşamalarını zaten başlattıklarını söyledi.