AHMET TOPAL - OSMAN ÖZGAN
ANKARA (İHA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, G-20 Zirvesi'ne katılmak için Meksika'ya hareketinden önce Esenboğa Havalimanı'nda basın toplantısı yaptı. Meksika ve Brezilya'ya yapacağı ziyaretler hakkında bilgi veren Başbakan Erdoğan, açıklamalarının ardından ise gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı.
FETHULLAH GÜLEN'İN TÜRKİYE'YE 'DÖNMEME' KARARI
Başbakan Erdoğan, bir gazetecinin Fethullah Gülen Hocaefendi’nin şuan için Türkiye'ye dönmeyi düşünmediğini hatırlatması üzerine ise, kendilerinin daha önce farklı zamanlarda Amerika'ya gidip gelen ortak dostlara Gülen'in dönebileceğini ilettiklerini ifade etti. Türkçe olimpiyatları öncesinde de Fethullah Gülen'in dönmesi yönünde bir beklenti olduğu için kendisinin bu çağrıyı oradaki gönüldaşlarla paylaşmak istediğine dikkat çeken Başbakan Erdoğan, "Çünkü dışarıda da bazı fitne oluyor, fesat oluyor. 'Acaba gelmek istemiyor da, burada böyle bir olumsuz yaklaşım mı var' gibi... Bunu da ortadan kaldıralım istedik. Çünkü böyle bir şeyi zaten düşünmemiz mümkün değil" diye konuştu.
Fethullah Gülen Hocaefendi’nin Türkiye'ye dönmesi noktasında hiçbir yasal engelin de bulunmadığını belirten Başbakan Erdoğan, "Ama yine de takdir kendilerinindir. Yaptıkları açıklamaya göre de şimdilik kaydıyla böyle birşey düşünmüyorlar. Allah sağlık, sıhhat, afiyet versin derim" şeklinde konuştu.
ANYASA MAHKEMESİ'NİN KARARI
Başbakan Erdoğan, bir soru üzerine Anayasa Mahkemesi'nin Cumhurbaşkanı'nın görev süresiyle ilgili verdiği kararı ve Kılıçdaroğlu'nun bu konudaki açıklamalarını da değerlendirdi. Erdoğan, "Ben tabi sayın Kılıçdaroğlu'nun değerlendirmesini değerlendirecek değilim ama Anayasa Mahkemesi'nin vermiş olduğu karar üzerinde de ben yorum yapmayı kendim açısından gereksiz buluyorum. Çünkü olay bizim üzerimizde döndürülüyor buna gerek yok. Şuanda Türkiye'nin Cumhurbaşkanı var ve 2014'e kadar bu Cumhurbaşkanlığı süreci devam edecek. 2014 olsun ülkemiz için hayır olsun derim. Değerlendirmeleri de ozaman inşallah hayırlısıyla yaparız" cevabını verdi.
"BÜLENT BEYİN KENDİ ŞAHSİ KANAATİDİR"
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın terörist başı Öcalan'ın ev hapsi konusundaki değerlendirmeleri de Başbakan Erdoğan'a soruldu. Erdoğan, konuyla ilgili olarak ise şunları kaydetti:
"Bülent beyin, oradaki yaklaşımı yargının ortaya koyduğu bir yaklaşım değil. Yargının burada vermiş oluduğu bir karar var. Ve yargı burada İmralı'yı bu iş için ağırlaştırılmış müebbet hapis kararını vermiş ve yürütme de ülkede herhangi bir sıkıntıya vesile olmasın diye tutmuş İmralı'yı konu için seçmiş. Yani İmralı değil de, ülkenin herhangi bir şehrinde bir cezaevi de olabilirdi ama böyle bir cezaevi olmasının getireceği neticelerin neler olacağını da yürütme düşündü. Bu birçok olumsuzluklara vesile olur diye de İmralı'yı uygun gördüler. Biz de zaman zaman bunun üzerinde duruyoruz, değerlendirmesini yapıyoruz.
Ama tabi bazı mağfiller, 'bu şu kadara mal oluyor, bu kadara mal oluyor' gibi bunu speküle etmeye çalışıyorlar. Ülkenin huzuru için bazı bedelleri ödeyeceksin. Biz de bu bedelleri ödüyoruz. Olay budur. Onun için ben sayın Bülent beyin yapmış olduğu bu açıklama üzerinde yani 'silah bıraksınlar ondan sonra ev hapsi düşünülür' şekli bizim aramızda tabi görüştüğümüz, konuştuğumuz bir konu değil. Kendi şahsi kanaatidir, bunu söylemiş olayım."
"ZANA'DAN GÖRÜŞME TALEBİ GELİRSE GÖRÜŞMEKTEN KAÇINMAM"
Başbakan Erdoğan, Leyla Zana'nın açıklamalarıyla ilgili olarak da değerlendirmelerde bulundu. Başbakan Erdoğan, "Bana, benimle görüşme noktasında gelmiş bir talebi yok. Ama bir milletvekili olarak böyle bir talep bana geldiği anda kendisiyle de görüşmekten kaçmam. Bunu da açıkça söyleyeyim" diye konuştu. Zana'nın açıklamaları için, "Temennim odur ki, sayın Zana'nın yapmış olduğu bu açıklamalar herhalde uzun yılların bir tecrübesinin de ortaya koyduğu neticedir" derken, "Bizler keşke BDP silahı unutup, terör örgütünü unutup parlamento çatışı altında siyasi mücadelesini sürdürse" dedi.
Erdoğan ayrıca milletvekillerinin meclis kulislerindeki ilişkileri ile parlamentodaki davranışlarının çok farklı olduğunu belirterek, kulislerde milletvekillerinin birbiriyleriyle ikramlaştıklarını fakat genel kurula girdiklerinde ise başka bir dünya oluştuğunu söyledi. "Biz de bunu anlamakta zorlanıyoruz" diyen Başbakan Erdoğan, "Dolayısıyla taraflar samimi olsa bu iş çözülür" dedi. Başbakan Erdoğan, terör konusunda şunları söyledi:
"Diyorum ki, bölücü terör örgütü silahı bırakmak durumundadır, silahı bırakmadığı müddetçe devletin güvenlik güçleri operasyonu bırakamaz. Devletin güvenlik güçlerinin görevi bu. Operasyonu kime yapıyor? Bölücü terör örgütüne yapıyor. Kime yapıyor, halkın huzurunu tehdit edenlere karşı yapıyor. Kime yapıyor, eli silahlı şehir eşkiyasına karşı yapıyor. Yapmak zorundadır. Ne diyorlar? 'Asker silah bırakacak, polis silah bırakacak.' Olur mu yahu. O silah taşıdığı için zaten polis... Silahı taşıdığı için asker... Bununla bundan dolayı görevli. Bunun için de bu millet askerine, polisine bedel ödüyor.
Bunları birbirinden lütfen ayıralım deriz ve temennimiz odur ki, inşallah bunu artık parlamento içerisine girmiş olan BDP milletvekilleri anlar ve onlara gönül veren vatandaşlarım da anlar ve bu süreci başarılı bir şekilde atlarız ve bu terör belasından da ülkemizi kurtarırız. Ülkemizin kurtulmasıyla birlikte de şunu çok daha açık ve net söyleyeyim, bu milli birliğimizi, kardeşliğimizi pekiştirecek bir sürecinde başmasına vesile olur."
BAŞBAKAN ERDOĞAN, MEKSİKA'YA HAREKET ETTİ
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, gelişmekte olan ekonomilerin artan ekonomik ağırlıklarıyla orantılı olarak küresel ekonomik yönetim içindeki ağırlıklarının artması gerektiğini ifade ederek, ''Bu çerçevede G-20'nin etkinliğinin korunmasına önem atfediyoruz'' dedi.
Katılacağı G-20 zirvesiyle ilgili bilgiler veren Başbakan Erdoğan, zirvenin bir kısmına katılacağını ve burada Ticaret Yatırım Paneli'nde dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen üst yöneticilere (CEO) hitaben konuşma yapacağını ifade etti. Erdoğan, ziyaretin Meksika bölümünde kendisine Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in, Brezilya kısmında ise Babacan ve Şimşek'in yanı sıra Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz ile Orman ve Su işleri Bakanı Veysel Eroğlu'nun eşlik edeceğini kaydetti.
Erdoğan, G-20'nin son küresel ve ekonomik krizin ortaya çıktığı 2008 yılından itibaren liderler seviyesinde toplanan bir platform konumuna geldiğini belirterek, "Biz de Türkiye olarak bu platforma yani G-20'ye aktif katılım ve destek sağlıyoruz. G-20 küresel ekonomik sistemin sürdürülebilir bir yapıya kavuşmasını ve büyüme trendine girmesini sağlama amacıyla ortak politika önerileri geliştiriyor, ortak politikalar uyguluyor. G-20 Los Cabos zirvesinin gündeminden de anlaşılacağı gibi küresel ekonomiyle yakından bağlantılı istihdam, kalkınma, gıda güvenliği, yeşil büyüme ve ticaret gibi pek çok alanda küresel büyümeye, küresel refaha hizmet edecek ortak ve pratik çözüm arayışını sürdürüyor. Bizler, gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerin birlikte yer aldığı G-20'yi, bu sorunların ele alınması için en uygun platform olarak değerlendiriyoruz. Gelişmekte olan ekonomilerin artan ekonomik ağırlıklarıyla orantılı olarak küresel ekonomik yönetim içindeki ağırlıklarının da artması gerektiğine inanıyoruz. Bu çerçevede G-20'nin etkinliğinin korunmasına önem atfediyoruz" diye konuştu.
G 20’YE KATKI
Türkiye olarak G-20'nin, uluslararası ekonomik ve mali sistemin güçlendirilmesine ve reformuna yönelik çalışmalarına da destek verdiklerini ve aktif katılım sağladıklarını söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:
''Meksika'nın ardından Brezilya'ya geçeceğim. Orada Rio+20 zirvesi olarak da adlandırılan Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı'na katılacağım. Rio de Janeiro'daki bu zirveye 150'ye yakın ülkenin devlet ve hükümet başkanı düzeyinde iştirak etmesi, toplam katılımcı sayısının 60 bin civarında olması bekleniyor. 1992 yılında yine aynı şehirde Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı'nın düzenlendi. O konferans, ülkelerin ekonomik kalkınma ve çevreye duyarlı yönetim sağlamalarına, çevreyi koruma faaliyetlerine yönelik bir dizi ilkenin benimsenmesi açısından önemli adım niteliğindeydi. Rio+20 Zirvesi'ni esas itibarıyla o ilk konferansla bağlantılı olarak değerlendirmek gerekiyor. Zira 1992'deki konferanstan bugüne kadar sürdürülebilir kalkınma alanında kaydedilen gelişmeleri elde edilen sonuçları, ayrıca henüz karşılanmamış taahhütleri ele almayı hedefliyor. Ayrıca önümüzdeki yıllar içinde yeni hedefler belirlenmesi amaçlanıyor. Yoksullukla mücadele ve sürdürülebilir kalkınmaya odaklı bu konferansın iki ana teması olacak; bunlardan biri yeşil ekonomi, diğeri ise sürdürülebilir kalkınma için kurumsal çerçeve başlığını taşıyor."
''Bu noktada bir parantez açarak birkaç hususu hatırlatmak istiyorum'' diyen Erdoğan, "Türkiye özellikle son 9,5 yılda gerçekleştirdiği ekonomik ilerlemeyle dikkat çekiyor. Ülkemiz bu süreçte hızlı bir sosyoekonomik kalkınma süreci yaşadı, yaşamaya da devam ediyor. Ha keza yoksullukla mücadelede nüfusunun tamamına yakın bölümüne eğitim, sağlık, enerji, su, ulaştırma gibi temel hizmetlerin sağlanmasında ciddi mesafeler kat ettik ve kat etmeyi sürdürüyoruz" ifadelerini kullandı. Kalkınma, sürdürülebilir büyüme, çevrenin korunması, küresel krize karşı alınabilecek önlemler gibi konuların ele alınacağı bu konferansa Türkiye'nin büyük katkı sağlayacağını belirten Erdoğan, "Burada da yine bir konuşmam olacak. Katılımcılara ülkemiz sürdürülebilir kalkınmaya ilişkin yaklaşımını, bilhassa insani kalkınma bakımından kaydettiğimiz ilerlemeyi anlatacağım. Türkiye olarak 21. yüzyıla yönelik insan odaklı yeni bir kalkınma anlayışının hayata geçirilmesine büyük bir önem verdiğimizi de burada vurgulayacağım" diye konuştu.
İNSANİ KALKINMA
Zirvede "insani kalkınma" ve "en az gelişmiş ülkeler" konulu yüksek düzeyli iki yan etkinliğin de düzenleneceğini ifade eden Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti;
"Ulusal standımızda Türkiye'nin sürdürülebilir kalkınma alanında sergilediği başarılı performansı somut uygulamalarla ortaya koyacağız. Uluslararası toplumun sürdürülebilir kalkınma için yeni bir siyasi sorumluluk üstlenmesi hakkaniyet temelinde kuvvetli bir siyasi irade sergilemesini savunacağız. Türkiye olarak Rio+20 Konferansı'nda içinde somut hedefler barındıran bir mutabakata varılmasına önem veriyoruz. Konferansın sonuç belgesi, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin tutumları arasında hassasiyetle kurulmuş bir dengeyi yansıtması, stratejik, özlü ve odaklı bir belge olması gerekiyor. Tüm tarafların aynı yaklaşımı göstermeleri halinde konferansın 21. yüzyıla yönelik adil ve paylaşımcı bir kalkınma vizyonuyla sonuçlanacağına inanıyoruz."
Konferans vesilesiyle Brezilya Cumhurbaşkanı Dilma Vana Rousseff ile de bir araya geleceğini söyleyen Başbakan Erdoğan, ikili ilişkileri ve iki ülkeyi ilgilendiren bölgesel konuları gözden geçireceklerini kaydetti.
Başbakan Erdoğan, vatandaşların Miraç Kandili'ni de kutladı.