Eğitim Bir Sen 2 Nolu Şube Başkanı Mustafa Karataş, 2014-2015 eğitim öğretim yılı dönem sonu değerlendirmesi yaptı.
Karataş, şu açıklamada bulundu:“2014-2015 eğitim-öğretim yılı, öğrencilerimizin çalışma ve özverilerinin karşılığını görecekleri karne heyecanıyla sona ererken, öğretmenlerimiz, fedakârca çalışmalarının sonunda yenilenme ve taze bir başlangıç için dinlenme ve biriktirme dönemine giriyor. Eğitim, bire bir insan ilişkilerine dayanması bakımından hassas, o ölçüde yorucu lakin ülkenin geleceğini yoğurduğu için de kutlu bir çabadır. Yorgunluk, her türlü gayretin, bize ve tüm topluma bilgi, ahlâk, erdem ve elbette başarı olarak dönmesiyle yerini huzura, sevince bırakacaktır. İçten bir tebessüm, zarif bir davranış, ince anlayış, eğitim camiasının emektarları için kazanılmış gerçek ödül olur her zaman. Toplum akılla, irfanla, aşkla, sevgiyle mayalanır. Arzuladığımız erdemli topluma ulaşmada sağlanan her bir katkı, her bir katılım bizim onurumuzdur. Kırıcı, incitici olmamak, her daim yapıcı, onarıcı olmak maarif davasının asgari ahlâki ilkeleridir.
Anlam dünyamızda bir çözülmeye izin vermeden, inşa ve ihya edici mücadeleyi fert ve millet olarak sürdürmek, büyümenin tek meşru yolu olan üretmek hem dini hem ahlaki hem de milli bir ödevdir.
Eğitim-öğretim alanında olumlu bazı adımların atılmasıyla birlikte eğitimin ve eğitim çalışanlarının birçok sorunu çözüm beklemektedir. Yeni döneme kadar, 19. Milli Eğitim Şûrası’nda alınan kararların uygulanması başta olmak üzere, “Genel Yetkili” sendika olarak, eğitim çalışanlarının huzuru ve istihdamı, milletimizin geleceği ve ülkemizin nitelikli bir eğitim sistemine kavuşması için aşağıdaki sorunların çözümünü istiyoruz.
KARMA EĞİTİM MECBURİYETİNE SON VERİLMELİDİR
Birçok Avrupa ülkesinde sorgulanan karma eğitim mecburiyetine son verilmelidir. 1739 sayılı Temel Eğitim Kanunu’nda yer alan, “Okullarda kız ve erkek karma eğitim yapılması esastır’ ibaresi değiştirilmeli, karma eğitim dayatması yerine, demokratik, veliye ve öğrenciye seçme hakkı tanıyan bir düzenleme yapılmalıdır.
KAMU GÖREVLİLERİNE KILIK-KIYAFET DAYATMA UYGULAMASINDAN VAZGEÇİLMELİDİR
Yıllardır kamusal alan yalanıyla kadınlara ve kız öğrencilere yönelik uygulanan kılık ve kıyafet dayatmaları, Eğitim-Bir-Sen’in çeşitli eylem ve etkinliklerden sonra başlattığı, kamuoyu desteğini ortaya koyması bakımından bir ilk olan kampanya sonucunda toplanan 12 milyon 300 bin imza ve sonrasında ortaya koyduğu sivil itaatsizlik eylemi neticesinde kamuda çalışan kadınlara yönelik ‘başı açık’ dayatmasına son verilmiş, kadının kamu hizmetine katılımında önemli bir eşik aşılmıştır. Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul Öğrencilerinin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelik’te de yapılan değişiklikle öğrencilere kılık ve kıyafet dayatmasının kaldırılması son derece önemli bir adım olmuş ve bir yasak daha tarihe karışmıştır. Kamu görevlilerini ilgilendiren çerçeve yönetmelikte de acilen değişiklikler yapılarak, sivil itaatsizlik gerekçelerimizden olan erkek kamu görevlilerine de kılık ve kıyafet dayatmasından bir an evvel vazgeçilmelidir.
ÖĞRETMEN ATAMASI, İHTİYACI KARŞILAYACAK ŞEKİLDE YAPILMALIDIR
Demografik veriler ilköğretim çağındaki nüfusta artışın durduğunu ortaya koysa da halen mevcut norm kadro esaslarına göre 128 bin öğretmen açığı bulunmaktadır. Ağustos ayında 47 bin öğretmen ataması yapılacak olsa bu sayının ihtiyacı karşılamaktan uzak olduğu açıktır. Eğitim sistemindeki reformları kalıcı kılacak olan, okullarda boş ders kalmaması ve sınıflarda sadece kadrolu öğretmenlerin olmasıdır. Bunun nedenle, öğretmen atamasının, ihtiyacı karşılayacak şekilde yapılması için imkânlar zorlanmalıdır.
ŞÛRA KARARLARI BİR AN EVVEL UYGULANMALIDIR
Alkollü içki ve kokteyl hazırlama dersinin kaldırılması, ilkokul 1, 2 ve 3. sınıflara da din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin konulması, ortaokulda hafızlık eğitimi alacak öğrenciler için ara verme süresinin 1 yıldan 2 yıla çıkarılması ve ara verilen sürelerde öğrencilere dışarıdan sınav hakkı verilmesi, değerler eğitimine öğretim programlarında etkin bir şekilde sarmallık anlayışla yer verilmesi, öğretmenlere 3600 ek gösterge verilmesi, öğretmenlere 4 yıla bir yıpranma payı verilmesi, Osmanlı Türkçesinin Anadolu İmam Hatip Liseleri ve Sosyal Bilimler Liselerinde zorunlu, diğerler liselerde ise seçmeli ders olarak okutulması, ortaokullarda 5, 6 ve 7. sınıflarda birer saat rehberlik dersinin konulması başta olmak üzere, 19. Milli Eğitim Şûrası’nda alınan tüm kararlar hayata geçirilmelidir.
MÜFREDAT DEĞİŞTİRİLMELİDİR
4+4+4 eğitim sisteminin başarıya ulaşması için müfredatta temel değişiklikler yapılmalı ve insanımızın sahip olduğu ahlaki ve toplumsal değerler, müfredatın yeniden belirlenmesi noktasında öncelikle göz önüne alınmalıdır.
Sadece temel eğitimde değil, yükseköğretim de dâhil, eğitim ve öğretimin her kademesinde demokrasilerde ve çoğulcu bir yapıda olmaması gereken ve gerçekte herhangi bir etki de oluşturmayan ideolojik endoktrinasyonun sona erdirilmesini amaçlayan çoğulcu düşünmeyi ve farklılıklara saygıyı, empatiyi hedefleyen bir müfredat değişikliği elzemdir.
Öğrencilerimizin, özgüvene sahip, dürüst ve güvenilir, sorgulayıcı ve eleştirel düşünce yetenekleri gelişmiş, inisiyatif alabilen, rekabetçi, girişken ve iş birliğine açık, toplumun sorunlarına duyarlı, başkalarının görüş ve düşüncelerine değer veren, toplumsal değerlerinin farkına varan ve buna sahip çıkan, toplumsal ve kültürel çeşitliliğe saygılı insanlar olarak yetiştirilmesi yeni müfredatın temel felsefesi olmalıdır.
NÖBET GÖREVİNE ÜCRET
Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı eğitim kurumlarında, diğer kurumlarda olduğu gibi, nöbet görevine ücret verilmelidir. 2012-2013 yılı toplu sözleşme masasına da taşıdığımız, ‘Eğitim kurumlarında görevli yönetici ve öğretmenlerce fiilen yerine getirilen nöbet görevi karşılığında, nöbet tutulan her gün için ek ders ücreti ödenmesi’ talebimiz karşılanmalı, gerçekleştirdiğimiz imza kampanyası sonucunda toplanan ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’e teslim ettiğimiz 350 bin imzanın gereği yapılmalıdır.
Ayrıca, ek ders esaslarında ücret dengesizliğine ve mağduriyete neden olan ve uzun zaman geçmesine rağmen hâlâ değiştirilmeyen hükümler gözden geçirilmeli; öğretmenlerin branşlarına göre ek ders ücretlerindeki adaletsizlik, okul türlerine göre yöneticilere verilen ve izahı mümkün olmayan ek ders ücreti farklılıkları sorunu çözüme kavuşturulmalıdır. Ek ders birim ücreti, iki katına çıkarılmalı, öğretmenlerin girebilecekleri ek ders saati üst limiti ihtiyaçlar doğrultusunda artırılmalıdır.
SINAV GÖREV ÜCRETLERİNDEKİ ADALETSİZLİK GİDERİLMELİDİR
6528 sayılı Kanun’un 24. maddesiyle 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye eklenen ek 1. maddenin birinci fıkrası hükmü gereğince, (merkezi olsun ya da olmasın) Bakanlıkça yapılan bütün sınavlarda görev alanlara ödenecek ücretin, 18.01.2012 tarihli ve 2012/2723 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Sınav Ücretlerine İlişkin Usul ve Esaslarda öngörülen ücretlerden az olmamak üzere belirlenerek sınav ücretleri arasındaki adaletsizlik giderilmelidir.
İstihdamda güçlük çekilen yörelerde görev yapan eğitim çalışanlarına ek tazminat verilmelidir
İstihdamda güçlük çekilen yörelerde görev yapan eğitim çalışanlarına yönelik teşvikler öngörülmelidir. İsteksiz, gönülsüz ve mecburiyete dayalı olarak görev yapan çalışanların gönüllülük ve isteklilik katsayısının ve toplumsal hayata katkı ve katılımlarının artırılması için çalışma şartları iyileştirilmeli ve kendilerine ek tazminat ödenmelidir.
OKULLARA BÜTÇE
Milli Eğitim Şûrası’nda sendikamızın sunduğu tekliflerden olan ve şûra genel kurulunca da kabul edilen okullara bütçe verilmesi kararı uygulanmalıdır. Bütçe verilmemesi nedeniyle yaşanan sorunlara çözüm getirilmek üzere okulların zaruri harcamaları için okul aile birliklerinin üretmeye çalıştıkları çözümler yetersiz kalmaktadır. Okul yöneticilerinin görevlerini yapmalarının önündeki en büyük engel olan okulların bütçe sorunu; öğretmeni, yöneticiyi ve veliyi karşı karşıya getirmekte, bundan en fazla zararı yine okul yönetimleri görmektedir. Merkezi bütçeden, öğrenci başına ödenek uygulamasına geçilmeli, okullarda tahsildarlık dönemi artık tarihe karışmalıdır.
KARİYER BASAMAKLARI SORUNU ÇÖZÜLMELİDİR
2004 yılında kariyer basamaklarında yapılan yasal düzenleme akim kalmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin verdiği iptal kararının gereğinin yapılmaması kariyer basamakları uygulamasındaki belirsizliği devam ettirmektedir. Tezli yüksek lisans yapanların açtıkları on binlerce dava yerel mahkemelerde öğretmenlerin lehine sonuçlanmış, daha sonra ise Danıştay kararıyla öğretmenlerin aleyhine olacak şekilde reddedilmiştir. Çok sayıda öğretmen mağdur durumdadır. Söz konusu mağduriyet bir an evvel giderilmelidir.
ÖĞRETMEN ATAMA VE YER DEĞİŞTİRME YÖNETMELİĞİ
17.04.2015 tarihli ve 29329 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’yle, bu konuda beklenen yönetmelik değişikliği beklentisi sona ermiş bulunmaktadır. Ancak yeni yönetmelik bazı sorunlu alanları çözüme kavuşturmuş ise de beraberinde bazı yeni sorunlar getirmiş; çözüm bekleyen bazı konuları ise yine çözümsüz bırakmıştır.
Aday öğretmenlere ilişkin düzenlemeye karşı, 6528 sayılı Kanun taslağından itibaren dile getirdiğimiz kaygı ve çekincelerimizin görmezlikten gelinerek aynı yaklaşımın şimdi yönetmeliğe de sirayet ettiğini görüyoruz. Aday öğretmenlikten öğretmenliğe geçiş uygulanacak yazılı ve sözlü sınava katılmak için adaylık sürecinde performans değerlendirmesinde başarılı olmak şeklinde bir ön şartın varlığı, aday öğretmenlerin yoğun bir idari baskı altına alınmasının yanında pamuk ipliğine bağlı bir iş güvencesini beraberinde getirmiştir.
Öğretmenlere uygulanacak rotasyon konusunda, Bakanlığın hiçbir bilimsel çalışma yapmaksızın, öğretmenlerin çalışma hayatını olumsuz etkileyecek, aile bütünlüğünü bozacak, dolayısıyla eğitimin üretim kalitesini düşürecek bir uygulama anlayışından uzak durulmalıdır. Öğretmenlerin aile birliği, sağlık, can güvenliği mazeretlerine veya engellilik durumuna bağlı yer değiştirmeleri hakkında, Devlet Memurları Kanunu ile Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelik hükümlerinin uygulanacağının öngörülmesi, Bakanlığın teşkilat yapısı ile öğretmenlik mesleğinin niteliği ve icrasından kaynaklı farklılıkların dikkate alınmak istenmediğini ortaya koymaktadır. Özellikle çerçeve yönetmelikteki hüküm karşısında, aile birliği mazereti kapsamında 3 yıl şartının varlığı, eşi özel sektörde çalışan öğretmenlerimiz yönünden aile bütünlüğünün sağlanmasını neredeyse imkânsız hale getirmiştir.
Öğretmen atama ve yer değiştirme yönetmeliğinde sorun teşkil eden hususların giderilmesi ve belirsizliklerin ortadan kaldırılması için Bakanlıkça yeni sorunlara kapı aralamayacak şekilde gerekli değişiklikler yapılmalıdır.
YAZ DÖNEMİ SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ İÇİN FIRSATA DÖNÜŞTÜRÜLMELİDİR
Bakanlık, sona eren eğitim-öğretim yılının bilançosunu çıkararak, başta eğitim çalışanlarının mali ve sosyal hakları ile çalışma şartları olmak üzere eğitim-öğretimin kalitesine ve çıktılarına olumsuz etkisi olan sorunlara, yeni eğitim-öğretim yılından evvel ivedi çözümler geliştirmelidir.
Eğitim ve öğrenim, sadece resmi müfredat ve programlarla sınırlanacak bir faaliyet değildir. Medeniyet anlayışımıza göre öğrenme, beşikten mezara kadar içinde olduğumuz, asla aksatılmaması, ihmal edilmemesi gereken bir süreçtir. O nedenle tatil, bir süreliğine de olsa ‘bilme ve öğrenme faaliyetine ara vermek’ olarak düşünülmemelidir. Zaten hayatın akışı, varoluşun devinimi içinde bu mümkün de değildir. Sadece öğrenmenin, öğrenme tarz ve yöntemlerinin içeriği, niteliği, tonu değişir.
TATİL TENEFFÜSE ÇIKMAK GİBİDİR.
Bilgi ve bilgilenme varoluşun doğal işleyen mahiyetidir. Hayatı, hakikati, formel kurgular, nesnel işleyişlerle anlamaya çalışmak, anlama ve düşünme faaliyetlerini de tatile çıkarmak gibi bir yanılgıyı barındırır. İnsan, bilmekle yorulmaz, tersine bilmemekle atalet kazanır. Asaletle atalet yan yana duramaz. O nedenle biz çalışmak için dinlenir, dinlenmek için çalışırız.
Bu vesileyle tüm öğretmen ve öğrencilerimize iyi ve verimli bir tatil dönemi diliyor, mezun olan öğrencilerimizin yeni başarılara imza atmalarını temenni ediyor; 2015-20165 eğitim-öğretim yılına sorunsuz başlamak için, mevcut sorunların acilen çözülmesi gerektiğinin altını bir kere daha çiziyoruz.”