Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
Erzurum’da öğretmenler yemin etti
Erzurum’da öğretmenler yemin etti
Pasinler İHL’den Öğretmenler Günü'ne özel şarkı
Pasinler İHL’den Öğretmenler Günü'ne özel şarkı
Emniyetten Minik Kalplere Küçük Dokunuş
Emniyetten Minik Kalplere Küçük Dokunuş
Erzurumlu Pastaneciden öğretmenlere vefa ikramı
Erzurumlu Pastaneciden öğretmenlere vefa ikramı
Sekmen: Öğretmenlik fedakârlık demektir
Sekmen: Öğretmenlik fedakârlık demektir
HABERLER>TÜRKİYE
10 Aralık 2014 Çarşamba - 02:43

‘Biz hiç baraj hesabı yapmadık’

Davutoğlu, baraj tartışmaları ile ilgili olarak, “Biz hiç baraj hesabı yapmadık. Barajın kalkması ile ilgili biz girişimde bulunmuştuk."dedi

‘Biz hiç baraj hesabı yapmadık’

Başbakan Ahmet Davutoğlu, paralel yapı ile örgüt arasında işbirliği olduğunu belirterek, HDP Eş Genel Başkanı Selehattin Demirtaş’ın ‘güvenlik paketi’ ile ilgili açıklamalarına sert tepki göstererek, “Bundan sonra akacak kanın sorumlusu Demirtaş’tır” dedi.

Polonya dönüşünde İHA ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın da aralarında bulunduğu gazetecilerin sorularını cevaplandıran Başbakan Ahmet Davutoğlu, HDP Eş Genel Başkanı Selehattin Demirtaş’ın ‘güvenlik paketi’ ile ilgili ‘sokakta engelleriz’ açıklamalarına sert tepki gösterdi.

Başbakan Davutoğlu, “Bundan sonra akacak kanın sorumlusu Demirtaş’tır” diye konuştu.

KPSS tartışmalarına son noktayı koyan Başbakan Ahmet Davutoğlu, eleştirilerde bulunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na “Sen SSK’ya kaç kişi aldın?” diye sordu.

Başbakan Davutoğlu, paralel yapı ve örgüt arasında işbirliği olduğunu söyledi.

DAVUTOĞLU: “PARALEL YAPI İLE ÖRGÜT ARASINDA BAĞLANTI VAR”

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Paralel yapı ile örgüt arasındaki irtibatı bildiklerini ve aralarında irtibatın kamuoyu tarafından bilenmesi gerektiğini belirterek, “Paralel yapı ile örgüt arasında bağlantı var” dedi.

Polonya ziyareti dönüşünde uçakta İHA ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın da aralarında bulunduğu gazetecilerin sorularını cevaplandıran Başbakan Ahmet Davutoğlu, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

“ÇÖZÜM SÜRECİ HÜKÜMET VE BİR TARAF ARASINDA GİDEN BİR KONU DEĞİL”

Çözüm süreci ile ilgili sorular üzerine Başbakan Davutoğlu, Çözüm Süreci’nin kendisi ile ilgili zihinlerinin her zaman berrak olduğunu ifade etti. Çözüm süreci konusunda tereddüt yaşamadıklarını kaydeden Davutoğlu, “Türkiye’nin heryerindeki aktörlerle her zaman temas halinde olduk. Bu mesele hükümet ve bir taraf arasında giden bir konu değil” dedi.

“KÜRT VATANDAŞLARIMIZ BUNA TEPKİ GÖSTERSİN”

Davutoğlu demokratikleşme konusuyla ilgili ise “Kimse bizden bir şey talep etmeden yerine getirdik. Olağanüstü hal kaldırıldı. Kürkçe kullanımı ve benzeri konular. Köye dönüşle ilgili her türlü çalışma yapıldı. Mağdurlara hakları tazmin edildi. Ret politikaları terk edildi. Çağdaş toplumda ne olması gerekiyorsa bu adımları attık. Çözüm sürecinin işlemesi gerekiyor, işliyor ve yürüyor. Yasaya da bunu bağladık. Hala Türkiye’de birileri silah kullanmaya yöneliyorsa buna Kürt vatandaşlarımız tepki göstersin. 6-7 Ekim de yaşanan olayları halkın bunu benimsemediği ortada” diye konuştu.

“ŞİDDET VE HALKA BASKI YAPILMASINA KARŞIYIZ”

Cumartesi günü yapılan Çözüm Süreci toplantısını da değerlendiren Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Cumartesi günü yapılan görüşmelerde hükümet olarak atacağımız adımları ele aldık. Bize verilen sözler yerine getirilmedi. Silahların bırakılması ve Türkiye’nin terk edilmesi gibi herhangi bir adım atılmadı. Bide şiddet sokaklara yansıdı. Demokratik talepler konusunda herkesin her görüşü dile getirmesine açığız. Şiddet kullanımına ve bununla bölge halkına baskı yapılmasına karşıyız.”

“AKACAK KANDAN DEMİRTAŞ SORUMLUDUR”

HDP Eş Genel Başkanı Selehattin Demirtaş’ın Güvenlik Paketi ile ilgili ‘sokakta engelleriz’ açıklamalarına sert tepki gösteren Başbakan Davutoğlu, “Doğrusu son günlerde HDP içinde bazı özeleştiri yapılmasından memnun olduğumu ifade etmiştir. Demirtaş’ın bu açıklaması son derece sorumsuzca yapılan bir açıklamadır. Türkiye’nin güvencesi halkın oylarıyla seçilmiş hükümetimizin elindedir. 6-7 Ekim olayları tekrar olmasın, benzer olaylar olmasın diye ‘İç Güvenlik’ reformu yapılıyor. Molotofun ne hak gerekçesi olabilir, silahlı gösterinin hangi çağdaş toplumda karşılığı var. Demirtaş’ı uyarıyorum, kendisiyle 1 Ekim’de yaptığımız görüşmede böyle konuşmuyordu. Bundan sonra şehirleri kan gölüne çevireceklerini söylüyorlarsa, bundan sonra dökülecek her türlü kandan Demirtaş sorumludur. Bu açıklamadan sonra dökülecek her kandan Demirtaş sorumludur. Gitsin sokağa insin sorsun bakalım halk 6-7 Ekim olaylarıyla ilgili ne düşünüyor işyerlerini yakanlar hakkında. Biri çözüm süreci üzerinden kan dökmek, kaos çıkarmak isterse buna asla izin vermeyiz. Ama eline molotof kokteyili alan, etrafı yakıp yıkmak içindir. Böyle bir çağrı varsa bir an bile tereddüt etmeyiz. Sorumlu olmaya davet ediyorum” dedi.

“PARALEL YAPI İLE ÖRGÜT ARASINDA İŞBİRLİĞİ VAR”

Başbakan Davutoğlu, Güvenlik Paketi’nin sadece güvenlik ile ilgili değil özgürlük de dahil olmak üzere aylarca istişare edilerek hazırlandığının altını çizdi.

Kamu düzeninin herkese lazım olduğuna işaret eden Başbakan Davutoğlu, HDP Eş Genel Başkanı Selehattin Demirtaş’a da bunun lazım olduğunu söyledi. Selehattin Demirtaş’ın yaptığı çağrının yarın dönerek kendisini vuracağına işaret eden Davutoğlu, “Manşeti kimindi bakın, paralelciler. Kiminle nasıl görüşüyorlar biliyoruz. Aynı şekilde paralelden mağdur olmuş gibi örgüt kimlerle nerede görüşüyor biliyoruz. Her türlü maskeyi indiririz. Demirtaş bu manşete nasıl çıkıp, bu çağrıyı yaptı bu organlarla. Paralel yapı ile örgüt arasındaki görüşmeleri, irtibatı biliyoruz. İrtibat olduğunu kamuoyu bilmeli” ifadelerini kullandı.

“ORADAKİ İSTİKRAR TÜRKİYE İÇİN DE İSTİKRARDIR”

Barzani’nin “Türkiye yardım etmese Erbil düşerdi” açıklamalarının sorulması üzerine ise Davutoğlu, şunları söyledi:

“Irak Kürt bölgesi istikrar bölgesidir. Oradaki istikrar Türkiye için de istikrardır. Bağdat-Erbil arasındaki ilişkilerin iyi olmasından en fazla biz memnuniyet duyarız. Türkiye dışarıda da Türklerin yardıma ihtiyaç olduğunda nasıl yardım ettiğimiz aşikardır.”

“GEREKİRSE MAHALLEYE KADAR İNECEĞİZ”

İmralı görüşmelerinde ‘üçüncü göz’ tartışmaları ile ilgili açıklamalarda da bulunan Davutoğlu, buna ihtiyacın olmadığını söyledi. Daha önce Oslo’da denendiğini kaydeden Davutoğlu, “Başka gözler girdi mi başka çıkarlar da giriyor. Üçüncü göze ihtiyaç yok. Bölgenin kanaat önderleri ile görüşeceğim. Gerekiyorsa mahalleye kadar ineceğiz” dedi.

“BİZ HİÇ BARAJ HESABI YAPMADIK”

Başbakan Ahmet Davutoğlu, baraj tartışmaları ile ilgili olarak, “Biz hiç baraj hesabı yapmadık. Barajın kalkması ile ilgili biz girişimde bulunmuştuk. Geçen sene üç teklif getirdik. Dünyada temsil ile istikrar arasında denge kurulur. Bu son Parlamento’da baraja rağmen yüzde 95 temsil var. Hala şikayet varsa bunu yapalım. Doğru yöntem değil, bir buçuk sene sonra. Her seçimden beş altı ay önce o seçimlerden önce tartışma başlatmak demokrasiye hizmet etmez” şeklinde konuştu.

“KEMAL KILIÇDAROĞLU SKK’YA KAÇ KİŞİ ALDI”

Davutoğlu, CHP’nin son günlerde gündeme getirdiği KPSS tartışmalarıyla ilgili son noktayı koydu. Atamaların belli nitelik çerçevesinde ve yasal olarak yapıldığını dile getiren Başbakan Davutoğlu, “Birileri görev yasaklısı olarak ilan edilemez. Objektif kriterler uygulanır. Madem dosya açtılar, biz de dosya açarız. Acaba Kemal Kılıçdaroğlu’nun SSK Başkanlığı döneminde kendi soyadıyla kaç yakını girdi? Anne soyadı ile kaç yakını girdi? Eşinin soyadı ile kaç yakını girdi? 444 kişi nasıl işe alındı? Detaylarını veririm” dedi.

ing*�E:p� 0� ’nin başkanlık sistemine geçmesiyle ilgili tartışmaları kurucu genel başkanımız çok uzun süre önce söyledi. Bunun ilgili toplumda bir beklentide oluştu. Ama bundan çok daha önemlisi 2010 referandumunda 26 maddelik anayasa değişikliği yapılırken yapmış olduğumuz anketlerde halkın önemli bir kısmında bu değişikliği istiyoruz ama daha fazlasını da istiyoruz şeklinde görüş bildiren çok önemli bir kesim oldu. Yapmış olduğumuz anketlerde p’in üzerinde toplumda yeni bir anayasa yani baştan sona yeni bir anayasa beklentisi olduğunu gördük. Bunun üzerine 2011 seçimlerine biz yeni bir anayasa yapma taahhütlüyle girdik. Diğer partilerde 26 maddelik anayasa değişikliğinde, biz X oy aldığımızda oylarımızın B’lerden çok daha yukarıya çıktığını gördüğünde onlarda 2011 seçimlerinde meydanlarda anayasayı değiştirmekten bahsettiler. Artık sivil bir anayasaya ihtiyacımız var, bunu birlikte yapmak istiyoruz diye bunu tüm partiler dile getirdi. Ama daha önceden bizimle Sn. Baykal biz sizinle anayasa ile ilgili hiçbir konuda masaya oturmayız demiştir. Arkasından 2007 seçimlerinden sonra o günkü meclis başkanı Sn. Köksal Toptan CHP’yi davet ettiğinde anayasayla ilgili bir uzlaşma komisyonu kurulsun dediğinde biz sizinle kesinlikle anayasa yapmayız denmiştir. Ancak 2010’da toplumun büyük bir çoğunluğunun böyle bir beklentisinin olduğunu gördüklerinde tüm partiler biz sivil anayasa yapmak istiyoruz diye söylemlerde bulundular.

 

 

Bugün oluşan parlamento esasen sivil bir anayasa yapmayı halka taahhüt etmiş dört siyasi partiden oluşan bir parlamentodur. Hemen seçimler biter bitmez parlamento bir araya geldi, meclis başkanının çağrısı üzerine tüm partiler eşit oranda üçer kişi verdiler ve anayasa değişikliğiyle ilgili çalışma başladı. Bu arada dediler ki biz başkanlık sistemine karşıyız. Bizim ön şartımız b&�kp� 0� stemini dile getirmezseniz bu anayasa değişikliğiyle ilgili konuları görüşürüz dediler. Yani anayasa değişikliğiyle ilgili uzlaşma komisyonunun bir metin çıkmaması için sürekli işi yokuşa süren bir tavır içinde yer aldılar. Bunun üzerine biz dedik ki; biz bu teklifimizi bir kenara koyuyoruz diğer maddeleri konuşalım. Bu arada uzlaşılan 55 tane madde oldu. Hem CHP’nin genel başkanı Sn. Kılıçdaroğlu hem MHP’nin genel başkanı Sn. Devlet Bahçeli değişik tarihlerde anlaştığımız maddeleri meclisten geçirebiliriz diye kamuoyuna ilan ettiklerinde o gün genel başkanımız yani şuan ki cumhurbaşkanımız anlaşmış olduğumuz 55 maddeyi hemen bir hafta içerisinde parlamentodan çıkaralım en azından bunu gerçekleştirelim dedi. Kılıçdaroğlu hemen vazgeçerek diğer maddelerde de anlaşırsak o zaman geçiririz dedi ve o sözünü yemiş oldu. Bahçeli’de hemen bir sonraki toplantısında söylemiş olduğu bu tekliften vazgeçti. Yani biz uzlaşma komisyonunda yeni bir anayasayı baştan yapmak için çok büyük mücadele verdik. Arkasından baktık olmuyor 55 maddeyi yapalım dedik. Her iki genel başkanda bu tekliflerini geri aldılar. Bu şekilde davranarak meclisi oyalamış oldular. Biz 2015’te 330’un üzerinde bir milletvekiliyle parlamentoya girdiğimizde sivil bir anayasayı hayata geçireceğiz diye milletimizle buluştuğumuzda bunu kendilerine bildireceğiz. Milletimizde yetki ve izin verirse bunu gerçekleştireceğiz.

ADAY MISINIZ?

SORU:2015 seçimlerinde aday olmayı düşünüyor musunuz?

İPEK: Biz partinin kurucularındanız kendi yazdığımız tüzüğümüzde üç dönem seçilenler bir dönem ara vermek durumunda. Dolayısıyla benim üç dönemim haziran ayında doluyor. Üç dönemin dolması demek siyasetin içerisinde olmayacağımız veya siyasetin içerisinde görev almayacağımız anlamına gelmiyor. Siyasette milletvekilliği dışında genel merkezde, başka makamlarda genel başkanımızın takdir edeceği birçok siyasi görevler olur ona göre herhangi bir tanesini yapabiliriz. Bu üç dönem kuralı bundan sonrada devam edecek. Burada çok yetişmiş arkadaşlarımız var üç dönemi dolan, siyasi tecrübesi çok yüksek olan, ülke için bilgisinden aklından istifade edilmesi gereken arkadaşlarımız var. Bunlar siyasetin farklı yerlerinde yer alarak yine ülkeye hizmete devam edecekler.

CUMHURBAŞKANI

SORU:Sizce Sayın Erdoğan nasıl bir cumhurbaşkanı?

İPEK: Uzun yıllar önce biz partiyi kurmadan önce millet kendisine lider olarak beni yönetme yetkisi Recep Tayyip Erdoğan’a aittir dedi. Aslında tarih boyunca yönetenlerle, yönetilenler arasında kalptan kalbe gözle görülmeyen bir ilişki vardır. Halkın kendi içinden birisine yönetme hakkı ve yetkisini verme duygusu vardır. İşte bizim halkımızda bunu hakkı Recep Tayyip Erdoğan’a vermiştir. Muhafazakâr Anadolu insanı, yüz yıllardır yaşadığımız sevinçler, bayramlar, acılar, savaşlar tüm bunlarla oluşan Anadolu’daki algı ve değerlendirme yeteneğiyle her zaman seçimlerde doğru karar vererek belirlediği kişiyi iktidara taşımıştır. 12 yıl boyunca yapılan tüm icraatlar da hem genel başkanımız hem AK Parti milletin o derinliğinin içinde var olan sevgisinden, milletin gönlündeki o sıcak derinlikten hiçbir zaman çıkmamıştır. Sebebi de almış olduğumuz kararların hepsinde bu konuda halkımız ne düşünüyor diye araştırmışızdır. Halkımızın isteği dışında hiçbir kararın altına imza atmamışızdır. Bu nedenle 12 yıl sonra milletimiz ilk defa cumhurbaşkanını halk kendi seçmiştir. Bu 12 yıllık icraatlarından memnunum aynı zamanda da bu makamda da aynı icraatları bekliyoruz demektir. Yani cumhurbaşkanı anayasanın çizdiği çizgiler doğrultusunda hem tarafsızlığını koruyacak ama aynı zamanda anayasanın vermiş olduğu yetkiler doğrultusunda daha önceki anlayış içerisinde Türkiye’nin yönlendirilmesinde, alacağı kararlarda kendisinden beklentiler millet tarafından devam etmektedir.

MESCİD-İ AKSA

SORU:Gündeme dönersek Kudüs’e ve Mescid-i Aksa’ya yönelik saldırılara karşı İsrail’e alınacak tutum ne olacak?

İPEK: Maalesef işin içinde İsrail olduğu zaman batı tüm adalet duygusunu yitirmektedir. İşin içinde Müslümanlar olduğunda, ibadet yerleri söz konusu olduğunda batını vicdanı yok olmaktadır. Esasen dünyanın vicdanı da Osmanlı yıkıldıktan sonra önemli oranda yok olmuştur. Bundan yaklaşın 500 yıl önce bugünkü İspanya’nın olduğu coğrafyada engizisyon mahkemelerinde Yahudilerin idam kararları ve öldürülmesi söz konusuydu. Ama Osmanlı o gün buradan oraya gemiler yollayarak mağdur olan Yahudileri alarak Selanik’e ve İzmir’e yerleştirdi. Ama o gün mağdur olan Yahudiler bugün zalimdirler. Biz onların mağdur oldukları tarihlerde onların canlarını kurtarmak için gemi gönderdik ama bugün zalim oldukları için yaptıkları zulme de karşı çıkıyoruz. Biz Mescid-i Aksa’nın postallarla çiğnenmesine izin vermeyiz. Arap âlemindeki diğer devletlerin birçoğu susuyor olabilir ama biz susmayız. Dünyadaki Müslümanların hiç biri de bu konuya sessiz kalmayacaktır. Bana göre dünyadaki en büyük güç sevgidir. Bugün AK Parti’yi de iktidara taşıyan milletin, kurucu genel başkanımıza, şimdi başbakanımız olan Sn. Ahmet Davutoğlu’na olan sevgisidir. Eğer sevgiyi kaybeden olursa aslında elindeki var olan en büyük gücü kaybetmiş demektir. Bugün Yahudiler yaptıkları bu faaliyetlerle dünyanın nefretini kazanmıştır. Çünkü tüm insanlık inanç hürriyetini temel hak ve hürriyet olarak görmektedir. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde ve Avrupa Sözleşmesinde insanın yaşama hakkı dâhil tüm hak ve hürriyetleri sırayla sayılırken inanç hürriyeti de bunlardan biridir. Eğer Mescid-i Aksa’ya bugün Müslümanlar girip ibadet edemiyorsa ve aynı zamanda Mescid-i Aksa yani Müslümanların ilk kıblesi postallarla çiğneniyorsa bu temel hak ve hürriyetlerden olan inanç hürriyetine saldırıdır. İnsan hakları Evrensel Beyannamesine İsrail Devleti’nin taammüden saldırısıdır.  Bu da doğal olarak hem Yahudilerin hem de İsrail Devleti’nin dünya nezdinden nefret kazanmasına vesile olmaktadır. Bu yaptıkları faaliyetlerin altında er ya da geç ezileceklerdir. Çünkü dünyada hiçbir zaman zalimler uzun süre kazanamamıştır ve uzun süre iktidarda kalamamıştır. Sosyal ve siyasi olayların kesin kuralıdır. Baskıya dayanan sistemler ve rejimler mutlaka yıkılır.

ÇÖZÜM SÜRECİ

SORU:Çözüm süreci şuan ne aşamada ilerliyor?

İPEK: Aslında bizim programımıza baktığınız zaman biz bunu yazmıştık. Kısaca o bölümünden bahsedersek; “Kimimizin güneydoğu, kimimizin Kürt, kimimizin terör sorunu dediğimiz olay maalesef Türkiye’nin bir gerçeğidir. Partimiz bu sorunu toplum hayatımızda neden olduğu olumsuzlukların bilinciyle bölge halkının mutluluğunu, refahını, hak ve özgürlüklerini gözeten, Türkiye’nin bütünlüğü ve üniter devlet yapısıyla birlikte bölgeyi tehdit eden terörün önlenmesinde zaaf yaratmayacak bir şekilde kalıcı, tüm toplumun duyarlılığına saygılı etkili ve sorunları kökünden çözmeye yönelik bir politika izleyecektir. Bu bölgemizdeki kültürel farklılıklar partimiz tarafından zenginlik kabul edilmektedir.” diye devam ediyor. Aklınıza gelebilecek tüm konularda partiyi kurduğumuzda programımıza icraatlarımızın tamamını yazdık. Biz anayasal düzenlemelerle, Avrupa Birliği’ne uyum yasalarıyla birlikte Doğu ve Güneydoğuda bu olağanüstü halin kaldırılmasından başlayarak ki geldiğimiz gün kaldırdık. Bölge halkı olağanüstü halin kaldırılmasından başka bir şey istemiyordu. Arkasından PKK terör örgütünün veya onun yandaşlarının bölgede halkı istismar ettikleri bütün konuları yasal ve anayasal düzenlemelerle birer birer çözmeye başladık. Biz buna 2002 yılında başladık aslında demokratikleşme paketi, kardeşlik projesi, arkasından çözüm süreci denilen süreç ilk geldiğimiz günden başlayan bir süreçtir. Biz bu süreci milletimizle başlattık. Bu konuyu istismar edenler, özellikle bu işin siyasal uzantısı olan partinin mensupları paniğe kapıldılar. Baktılar ki AK Parti bunların bölge halkını istismar ettiği hususların tamamını yasal düzenlemelerle çözüyor. Onların elinde var olan, bölgeyi istismar eden, o bölgenin halkını kaldırdıkları hususları biz 2002 yılında halkımıza söz verdiğimiz gibi tek tek yapmaya başladık.

Tüm bunlardan sonra silahların bırakılması ve terör örgütüne mensup kişilerin ülkeyi terk etmesiyle ilgili çözüm süreci de dâhil olmak üzere bir süreç başladı. Biz iktidar olarak bir kısım yasal düzenlemeler ve özellikle teröre bulaşmamış olanların topluma kazandırılması ve demokratik siyasal mücadele yapması yönünde yasal düzenlemeleri yaptık. 2013 Mayısında terör örgütü silahları bırakarak ülkeyi terk edecekken gezi olayları başladı. Gezi olayları meydana geldiğinde terör örgütü durdu. Hele durun bakalım herhâlde bir iktidar boşluğu gözüküyor diye gezi olaylarını bahane ederek biz her zaman olduğu gibi kendi yapacağımızı söylediğimiz hususları, yasal düzenlemeleri yapmış olmamıza rağmen konuyu beklemeye aldılar. Arkasından 17 Aralık ve 25 Aralık yargı üzerinden hükümete taammüden bir saldırı oldu. Bunun üzerine de terör örgütü bu konuyu beklemeye aldı ve sözlerinde durmadılar. Bölgede kamu düzenini ve kamu otoritesini aşındırmaya yönelik faaliyetlere yöneldiler. Ama bununla ilgili çok sert tedbirler alacağımızı anladıklarında ki o son olaylarda bölgede birçok esnafın dükkânlarını yaktılar, yağmaladılar, bölge insanına zarar verdiler ve bu olayları bir anda kestiler. Şimdi çözüm sürecine yanaşabiliriz gibi çok cılız sesler duymaya başladık. Esasen o nevruzdaki kalabalığın gözündeki mutluluktan bende umutlanmıştım. Yani çözüm sürecine o bölgedeki halkın inandığını, silahların artık susması, insanların ölmemesiyle ilgili BDP tabanının da o nevruz günü çok istekli olduğunu ben gözlemledim. Fakat arkasından kandilden farklı sesler çıkmaya başladı. Avrupa’dan faklı sesler çıkmaya başladı. Yani her kafadan bir ses çıkan, silahı elinden bırakmayı arzulamayan bir görüntü ortaya çıkmaya başladı. Ama biz buna rağmen çözüm sürecini milletle, halkla sürdürmeye devam edeceğiz dedik.

Çözüm süreci PKK terör örgütünü boğacaktır. O bölgedeki insanlar tarafından boğacaktır. Çünkü Ak Parti doğuda ve güneydoğuda birinci partidir. 2011 seçimlerine bir hafta kala televizyondaki bir programda şimdiki cumhurbaşkanımız, o günkü genel başkanımız şu sözü sarf etmişti: “Bu terörist başı Öcalan yakalandığında, eğer ben hükümet ortağı olsaydım bu terör örgütünün başını idam ederdim, eğer idam edemiyorsam hükümeti bozarım.” Diye bir açıklama yapmıştı. Bu açıklamadan bir hafta sonra 2011 seçimleri olmuş ve Ak Parti bu sözü söyleyen genel başkanın liderliğinde doğuda ve güneydoğuda birinci parti olmuştur. Bu çok önemli bir sosyolojik olaydır. Dolayısıyla çözüm sürecine, silahların susmasına ve tüm bu demokratik adımlara bölge halkı çok olumlu bir cevap vermektedir. Böyle bir beklenti vardır. Anketlerde de bu ortaya çıkmaktadır. Biz çözüm sürecine devam edeceğiz ama kamu otoritesinin aşındırılmasına izin vermeyeceğiz bunu önümüzdeki günlerde de onlar çok iyi bir şekilde görecektir.

 
İpek: ‘AK Parti’yi iktidara taşıyan sevgidir’
 
Ekimde 33’üncü olduk
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Erzurum BTE ve TANAP’la gündemde
Çavuşoğlu, "Azerbaycan ile birlikte oluşturduğumuz üçlü mekanizma toplantısını ...
3'lü Zirvede Erzurum damgası
Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan Dışişleri Bakanları, 3’lü toplantısının 4. Kars’ta yapılacak.
‘200 yıldır bize dayatılan ezberleri bozuyoruz’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, siyasi hayatı boyunca kendisi ve yol ...
 
Ala gündemi değerlendirdi
İçişleri Bakanı Efkan Ala, “Öyle yerden saldırıyorlar ki; başarılı olduklarında ...
‘Huzur bozanlar, demokrasi düşmanıdır’
Davutoğlu, “Bu bütün provokasyonlara rağmen inadına barış, inadına kardeşlik ...
‘Kadına şiddeti lanetliyoruz’
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "İki kadını kurtarmak ...
 
Güllüce: ‘Yerli malı kullananın yanında oluruz’
Güllüce, “ÇED kalktı, o yüzden ormanlar katlediliyor” gibi haberlerin ...
Güllüce,‘Türkiye’ye operasyon yaptırmayız’
Bayrampaşa’da temel atma törenine katılan Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris ...
Ala Güvenlik Paketi’ni değerlendirdi
İçişleri Bakanı Efkan Ala, şiddet içeren gösterilerde yüzünü gizleyerek ...
 
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurumspor’un Yeni Sezon Önceliği:

a. Ligde kalmak
b. Playoffa kalmak
c. İlk iki için mücadele


Sonuçları göster Anket arşivi
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeKünye FacebookFacebook TwitterTwitter Günün HaberleriGünün Haberleri