ERZURUM (İHA) - Anadolu Gençlik Derneği Erzurum Şube Başkanı Yusuf Taşdemir, Hicri yılbaşı münasebetiyle yaptığı açıklamada. “Efendimiz s.a.s. in İslam devletininin temellerini atıp adil bir dünyanın kurulmasını, insanlığın huzur ve saadet bulacağı Mekke’den Medine’ye hicretinin 1434. yılı münasebetiyle tüm hemşerilerimizin ve İslam aleminin hicri yılı mübarek olsun.” Dedi.
“Hicret her daim hakkı üstün tutmak ve dünyadaki bütün mazlumlara sahip çıkmaktır” diyen taşdemir açıklamasında şunları kaydetti; “Bugün Hicri yılbaşını kutlarken dünyadaki zulüm, işkence ve haksızlıklara karşı İslam birliğine ne kadar muhtaç olduğumuzu bir kez yine görmüş bulunmaktayız.
Öteden beri terör devleti olduğunu söylediğimiz işgalci İsrail yine Müslüman Filistin Halkına yönelik acımasız bir katliama girişti. Siyonist İsrail Yönetiminin tahrif edilmiş Tevrat’tan esinlenerek Bulut Sütunu adını verdiği kahpece saldırı sonucunda Filistinli Müslüman halkın seçilmiş temsilcisi Hamas’ın öncü kadrosundan Ahmet Cebari ve birçok sivil şehit edildi.
ABD’de Obama’nın ikinci kez Başkan seçilmesiyle bölgede İsrail’in küstahça davranışlarının son bulacağının propagandasını yapanların nasıl bir hayal âleminde yaşadıkları bir kez daha ortaya çıktı. Kim ne derse desin ABD İsrail’in bu davranışını görmezden gelecektir. ABD’de kim başkan olursa olsun eli kanlı İsrail’i desteklemeye devam edecektir. Çünkü ABD de, AB de, İsrail de İslam düşmanlığı üzerinde ittifak etmişlerdir. Siyonizme hizmet etmeyi kendilerine en yüksek hedef seçmişlerdir.
Halkımız bilmeli ki bu bölgede akan bütün kanın, bütün iç savaşların ve bütün terör olaylarının arkasında doğrudan ya da dolaylı olarak İsrail vardır. Siyonist İsrail yönetimi bütün İslam ülkelerini ve bütün dünyayı ateşe vermekten kaçınmayacak kadar sapkın bir inanca sahiptir. İsrail’in kurulduğundan beri izlediği politika asla değişmemiştir. İsrail, Türkiye’ye ait topraklarında içinde bulunduğu geniş bir coğrafyayı kendi kutsal ülkesi olarak görmekte ve buraları ele geçirebilmek için her türlü yönteme başvurmaktadır.
Başta ülkemiz olmak üzere Mısır, Tunus, Libya gibi ülkelerin küstah İsrail yönetiminin Gazze’ye gerçekleştirdiği son saldırı karşısında kınamakla mı iktifa edeceği yoksa daha da caydırıcı müeyyideler mi uygulayacağı çok önemlidir. Kınamanın İsrail’e onay vermekten öte olmadığı bölge tarihine vakıf olanlar tarafından bilinen bir durumdur. İsrail’in anlayacağı tek dil şiddetine karşılık göreceği şiddettir. Özelikle Suriye’deki iç savaş sürecinde yerinde duramayan İslam ülkelerinin İsrail’e karşı uygulayacakları yaptırımları derhal görmek istiyoruz.
İsrail’in Kurban Bayramı öncesi Sudan’a yaptığı saldırının İslam ülkeleri tarafından görmezden gelinmesi bu saldırılar için cesaret bulmasına neden olmuştur. Şimdi bu saldırılarla ilgili Birleşmiş Milletleri göreve çağırmak bir acizliktir. Birleşmiş Milletlerin İsrail’e bu zamana kadar en ufak bir yaptırımı olmamıştır. Bundan sonraki süreçte de Birleşmiş Milletlerden İsrail’e karşı bir yaptırım beklemek hayalci bir tutum olacaktır.
Terörist İsrail’in yaptığı saldırıyı bir sivil toplum kuruluşu olarak biz kınıyoruz. Ancak İslam Ülkelerinde erki elinde bulunduran yöneticilerin ve hükümetlerin kınama düzeyinde kalan tepkilerini de muvazaa üzere yapılmış açıklamalardan öteye olmayacağını şimdiden ilan ediyoruz.
Küstah Başbakan Netanyahu, ‘’Dünyanın İsaril’in vatandaşlarını koruma hakkı ve yükümlülüğü olduğunu anlaması gerek’’ demiş. Biz de diyoruz ki İsrail’in bölgede işgalci bir devlet olduğunu İsrail ile ilişkilerini sürdüren her İslam ülkesinin tüm dünyaya deklare etmesi ve İsrail ile tüm ilişkilerini sıfıra indirmesi gerek. Bu durumda terör devleti toplama İsrail gemilerle geldiği bölgelere yine aynı geri taşınacaktır.
İslam ülkelerinin yöneticileri ya da hükümetleri İsrail’in şımarıklığı karşısında şayet çaresiz kalıyorlarsa biz biliyoruz ki bu durum bugün ortaya çıkmış değildir. Bu ülkelerin dünkü Batı yanlısı tercihlerinin bir sonucudur. Bu tercihin yanlış bir tercih olduğu Gazze’de yanan ateş diğer Müslüman ülkelerde de daha da şiddetli bir şekilde hissedildiğinde anlaşılacaktır.
Buradan İslam Ülkelerinin tüm yöneticilerine ve hükümetlerine sesleniyoruz. Bölgede huzur ve barış ortamı isteniyorsa bunun tek yolu vardır o da adalet ekseninde bir İslam Birliği’nin kurulmasıdır. Bir İslam Ülkesine yapılan saldırının bütün İslam Ülkelerine yapılmış gibi kabul edilmesidir. Bir Müslümana yapılan saldırının İslam Birliği tarafından karşılıksız bırakılmamasıdır.”